0Yorum

Garo Mafyan'dan Tütav'a Özel Beste

 

           Keyifli bir öğle yemeğinde Kemal Baytaş’ın 1963 yılında Frank Sinatra ile yaşadığı ilginç olayı sahibinin sesinden dinliyorduk. Dinlerken bile heyecanlanıyorduk. Masada oturan dostlardan Esen Kale’nin ağzı hayretler içinde açık kalmıştı. 

           Kemal Baytaş’ın Amerika’da görevde bulunduğu bir dönemde Arizona’nın Phoenix şehrinde bir hastanede klinik şefi olarak görev yapan  Dr. Arif  ile birlikte  500 km. yol katederek  Las Vegas’a varıyorlar. Las Vegas’ın en ünlü gösteri merkezi olan  Sand Hotel’de  Frank Sinatra, Dean Martin,  Zsa Zsa Gabar,  Elvis Presley gibi ünlüler aynı yerde program yapıyorlar.  Kemal Baytaş ve  arkadaşları gösteri merkezine gidip şovu izlemek istiyorlar.  Gösterinin gece 22:00 de başlayacağını ancak biletlerin on beş gün önceden tükendiğini duyunca çok üzülüyorlar. Salonların bir tanesini gezerken köşede camlı odada Frank Sinatra’yı gören Kemal Bey odaya gidip Sinatra ile tanışacağını söyleyince arkadaşı  Dr. Arif Bey  gırgıra alarak ‘’Kemal Bey iki duble viski içince Elazığ’ın Ağın ilçesinden olduğunu unuttun galiba’’ diyor! Odaya doğru yönelince korumaların  engeliyle karşılaşan Baytaş’a randevusuz  görüşülemeyeceği  söylenince  tartışma başlıyor. El kol hareketlerini gören Sinatra konukları içeriye çağırıyor. Kemal Baytaş; “efendim ben Türkiye’den geliyorum, sizin hayranınızım, Türkiye’de sizi seven çok insan var, pek çok şarkınızı ezbere biliyorum” diyor ve Frank Sinatra Baytaş’tan birkaç şarkısını söylemesini istiyor. Çok heyecanlanan Kemal Baytaş,  “All the way”  ve  “Summer Wind”den  mırıldanmaya başlayınca Sinatra “yeter” diyor. Devam et dese başka bir şey bilmediğini  bize anlatan Baytaş’a Sinatra tekila ikram ediyor. Hayatında ilk kez tekila ile tanışan Baytaş sohbet sırasında duygu yüklü sanatçının sevinçten ağladığını görüyor. Dört kişilik konser biletini koparan Baytaş on beş gün sonra  Los Angeles’e  davet ediliyor.  Hollywood’daki  ofisinde ikinci kez Sinatra ile karşılaşan Baytaş, Universal City’i birlikte geziyor ve kendisi de Sinatra’yı Türkiye’ye davet ediyor. Frank Sinatra çok büyük bir zevkle geleceğini söylüyor ve sonunda hepimizin  gözleri doluyor.    

            Anının sonunda Trilye’nin sera kapısından  Garo Mafyan giriyor. Tütav’ın pek çok etkinliğine katılan Mafyan, Kemal ağabeyi görünce hemen kendisine sarılıp masaya oturuyor. Kültür Bakanlığı’ndaki mutad toplantılara katılmak için sık sık Ankara’ya gelen Mafyan,  uçağa binmeden önce mutlaka Trilye’ye rezervasyon yaptırır.    

GARO MAFYAN’IN ÜÇ VAZGEÇİLMEZİ 

            İnsanlar doğdukları toprağa aittir diyen ünlü besteci; Boğaz, balık ve rakıdan asla vazgeçemeyeceğini her zaman söyler. Efendilik kavramını hatırlamak için rakı masasına Garo Mafyan’la oturmak gerekir. Beyefendi tavrı, disiplinli ve keyifli yaşamıyla her zaman dikkat çeken sanatçı, Türkiye’de Eurovision şarkı yarışmasına en çok katılan besteci ve aranjör ünvanı kazanmıştır. 

DÜNYADAKİ TEK GÜÇ MÜZİK 

           Dünyadaki tek gücün müzik olduğunu ve müziğin kitleleri harekete geçirdiğini söyleyen Mafyan yaptığı her işten keyif alan bir kişilik yapısına sahiptir. Uçak kullanımından, avcılığa kadar pek çok alanda yetenekli olan sanatçı Barış Manço’ya da yedi albüm yapmıştır. 

TÜTAV’A ÖZEL BESTE

            Türkiye’yi çok büyük özveriyle yurt dışında tanıtan Tütav Başkanı Kemal Baytaş, Garo Mafyan’dan çok özel bir ricada bulundu; “senden Tütav için özel bir beste istiyorum, bu beste aynı zamanda Türkiye’nin bestesi olacak” deyince Garo Mafyan hemen heyecanla görevi üstlendi.  Levent’teki villasında sürekli Türk Bayrağını asılı tutan Garo Mafyan böyle bir görevi seve seve kabul edip, kollarını sıvadı bile. Biz de tüm güzelliklerde olduğu gibi bu konuda da kendisine başarılar dileriz. İyi pazarlar.

     

 

 

Yorum Yazın