0Yorum

Büyük Petro'dan Rönesans'a

         1973’te Kuleli Askeri Lisesi’nde çiçeği burnunda bir öğrenciydim. Birinci sınıfa başlarken üç tane seçmeli dersimizin olduğunu söylediler. Sanat tarihi, müzik ve Rusça. Ben her zaman zoru sevdiğim için Rusça dersini seçmiştim. Daha sonra Kara Harp Okulu’nda da dört yıl süre ile Rusça çalışmıştım. Günün birinde CCCP’nin dağılıp Rusya Federasyonu’nun kurulacağını ve Rusça’nın bu kadar yaygın bir dil olacağını hiç tahmin edemezdim.

         Kremlin Sarayı’nda ödül törenine davet edileceğimi, Bolşoy’da Kuğu Gölü Operası’nı izleyeceğimi, restoranıma Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un geleceğini, onunla Rusça konuşacağımı birileri bana söyleseydi güler geçerdim. Ama hayat böyle bir şey. Rastlantılarla dopdolu. Bizi yıllarca kandırmışlar galiba! Bu güzel, asil insanlardan uzak tutmuşlar. Kuleli’deki Rusça öğretmenimizin Rusya ile ilgili anlattıklarına hiçbir zaman inanmamıştım doğrusu. Sonunda galiba ben haklıymışım diye sorguladım kendimi.

         Rusya’ya yaptığım seyahatlerde hep etkilenmiş olarak dönerim ve ilişkilerimizin komşumuzla ivedilikle daha yakın olması gerektiğini tanıdığım herkese anlatırım. Belki de Türk-Rus Dostluk Derneği’nin üyesi olduğum için samimi duygularım yeşermiştir. Ders kitaplarında Leningrad (Lenin şehri) olarak tanıdığımız St. Petersburg şehrini geçen yıl ziyaret ettiğimde muhteşem duruşu ile Hermitage Müzesi, kanalları ile büyüleyici bir görünümden çok etkilenmiştim. Bizim tarih kitaplarında “Deli Petro” olarak okuduğumuz Çar’a, Ruslar Büyük Petro diyorlar. Gerçekten görkemli bir şehir yaratan Büyük Petro, İtalyan mimarlarla birlikte çok güzel eserler yaptırmış. Ünlü Hermitage Müzesi’ndeki sanat harikası tabloların her birine bir dakika ayırdığınızda müzeyi baştan sona gezmenin birkaç yıl süreceği söyleniyor.

ILICAK ŞEHRİN ÇEHRESİNİ DEĞİŞTİRMİŞ

         Rusya Federasyonu kurulduktan sonra inançlı, azimli bir Türk mühendis St. Petersburg’a çağ atlatıcı imzalarını atmış. Erman Ilıcak, Rönesans şirketinin sahibidir. 1967’de Malatya’da doğan Ilıcak, ODTÜ İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra ABD’de işletme dalında yüksek lisans yapmıştır. 1993’ün sonunda çok az sermaye ve birkaç yıllık tecrübe ile Rönesans adını verdiği şirketini kuran Ilıcak, sağlam şirket yapısı ve girişimciliği ile aldığı işlerde çok başarılı olmuş ve hızla büyüyerek Rusya’da 400’ün üzerinde proje ve 2.9 milyar avro ciro ile Renaissance Construction, uluslararası inşaat ve taahhüt firmaları arasında 68. sıraya yerleşmiştir. İran, Türkmenistan, Suudi Arabistan, Libya, Bahreyn, Ukrayna, Kazakistan gibi ülkelerde de başarıdan başarıya koşan Rönesans grubu duayen bankacı Zafer Akçasu’yu da genel müdür olarak bünyesine kattıktan sonra tam bir sinerji yakalamıştır. St. Petersburg seyahatimde Erman Bey’in inşa ettiği modern tesislerin ihtişamını Ruslar’ın ağzından duymak tüylerimi diken diken etmişti. Kim bilir bir yabancı ülkede böyle başarılara imza atmak için kaç uykusuz gece geçirmiştir. Ama dağlar ne kadar yüce de olsa, yol üstünden aşar. Hele hele yaşamak için bir nedeni olan insanlar, her sıkıntının üstesinden gelirler. Hiç kimse yeteneklerini kullanmaktan çekinmesin. Bir şemsiye gölgede ne işe yarar ki? İyi pazarlar.

Yorum Yazın