Ankara’ya işleri nedeniyle geldiğinde Trilye’ye uğramadan dönmeyen, eğer ziyaretinin üzerinden biraz zaman geçmişse daha kapıdan girerken “Vallahi Süreyya Bey o zamandan beri hiç Ankara’ya gelmedim” diye mazaret bildiren Bülent Eczacıbaşı tam bir İstanbul beyefendisidir. Asalet, kibarlık gibi erdemler onun doğasında var olan şeylerdir. CEO Erdal Karamercan ve Ankara temsilcisi Rıfat Öktem hep aynı vizyonda yöneticilerdir.
İLK YERLİ İLAÇ FABRİKASI
Bülent Eczacıbaşı Türkiye’ye ilk yerli ilaç fabrikasını kurmuştur. Bir liderde aranan tüm özellikleri taşıyan Eczacıbaşı, bundan dört yıl önce karlı bir havada restorana gelmişti ve yaklaşık altı saat kalmıştı. Fırsat bulduğumda kendisiyle ilgili özellikleri tanıma olanağım da olmaktadır. Üretim, pazarlama, satış, yönetim konularında kitaplar yazacak kadar bilgiye sahip olduğu gibi kendi inandığı ilkeleri bile günün koşullarına uyarlama taraftarıdır. Sık sık; “Müşteriler hangi nedenlerle bizim ürünlerimizi seçerler, insanların bizim kuruluşumuzda çalışmayı seçmeleri için hangi nedenler var?” sözlerini yineler. İnsanların motivasyonunu arttırmada hep örnek alınan “Onlara iyi bir ücret verirseniz 40 saat, anlamlı bir amaç verirseniz 60 saat, her ikisini de verirseniz 80 saat çalışırlar” sözleri Bülent Eczacıbaşı’nın şirketlerinin bu başarıları tesadüfen yakalamadıklarının göstergesidir.
Sekiz yıldır sürdürdüğü İlaç Endüstrisi İşverenleri Sendikasının başkanlığını geçtiğimiz nisan ayında devreden ama onursal başkan seçilen Bülent Eczacıbaşı’nın sadece Türk ilaç endüstrisine değil, Türk sanayiinin gelişmesine de çok büyük katkıları olmuştur.
Çalışkanlığı, liderliği, başarıları, etik değerlere bağlılığı ile Eczacıbaşı, ülkemizin aydınlık geleceğinde etkin rol oynayacak gençlerin örnek alacağı isimler arasındadır.
Konu işlerin yürütülmesine gelince motivasyon her şeydir. Uzun bir yaşam yeteri kadar iyi olmayabilir, ama iyi bir yaşam yeteri kadar uzundur. Bülent Beyin başarılı yaşamında hepimizin yararlanacağı olaylar mevcuttur.
İyi pazarlar.
Son Yorumlar