0Yorum

Başkent'in Özel Değerleri

Yaşantımızın ilk yıllarından bu yana her gün haşır neşir olduğumuz kibrit çöpleri insan yaşantısı gibidir. Kibrit kutusu insanın yaşadığı toplumu anlatır bir bakıma. Kibrit çöplerinin bazıları bir amaç için yanarlar, kimi bir sigara yakar, kimi bir ocak. Kimi boş yere yanıp tükenir hiçbir işe yaramadan. Kimi ise bir ormanı, bir evi, büyük bir alanı yakar, kül eder kendisiyle birlikte. Kibrit kutusunu açıp baktığınızda hepsi aynı gün görünse de birbirinden farklı kibrit çöpleri vardır.

Bazı kibrit çöpleri yanamayacak kadar incedir. Yakarken kırılır zannedersiniz ama bilir misiniz en iyi onlar yanar.

Bazıları da epeyce kalın… Zannedersiniz ki yanınca yeri göğü yakacak ama yakınca bir bakarsınız “fos” diye bir ses çıkarır, kendisini bile yakamaz. Sadece ucundaki kimyasal madde alev bile almadan kararır gider. Kimileri eğri büğrüdür ama yine de bir kibrit çöpünden beklenen fonksiyonları eksiksiz yerine getirirler.

Her zaman en üstteki kibrit çöpleri ilk önce yanar. Bir ağaçtan binlerce kibrit çöpü çıkar, bir kibrit çöpü bir orman yakar! Kibritin yanıp bitmesi hayatın sona ermesi gibidir. Ucundan başlar, yavaş yavaş, dibine doğru… Sonunda kapkara bir şey kalır. Eğri ve kırık kibrit çöpleri gibi sakat insanlar vardır aramızda yaşayan… Onları şekilleriyle değil, işlevleriyle değerlendirmeliyiz. Neyi yaktığına bakmalıyız.

Kibrit kutularının içinde yaşanılan toplumun fertleri bulunur adeta; ıslak bir kutudaki kibriti istediğin kadar uğraş yakamazsın… Demek ki içinde yaşanılan toplum, insanı istemese de çok etkiler.

Bazı kibrit çöpleri de aykırı insanları ifade eder… Tüm kibrit çöpleri aynı yöne bakarken, onlar tam tersine bakar kutuda. Kutu açıldığında ilk önce onlar göze çarpar ve herkesten önce yanarlar. Aykırılık başa beladır.

Bazı kibrit çöpleri birbirine yapışmıştır… Dikkat ederseniz onlar da kafadar insanlar gibidirler. Biri yanında diğeri de yanar.

Ama en tehlikelisi kendiyle birlikte kutuyu da yakan kibrit çöpleridir. İçinde bulundukları toplumu çökertirler.

Bazı kibrit çöplerinin ucunda kimyasal maddesi yoktur. Ne yaparlarsa yapsınlar yanamazlar. Toplumun içerisinde ot gibi yaşar giderler. Toplum nereye, onlar oraya…

Ayhan Bozkurt, Ankara’nın bağrından çıkmış, kucaklayıcı, sevecen, babacan tavırlarıyla dikkat çeken çok değerli bir işadamıdır.

Kurt Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Bozkurt, Yenimahalle’de orta öğrenimini tamamladıktan sonra 1971 yılında Ankara Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisi’nden Elektrik Mühendisi olarak mezun oldu.

İnovasyona, AR-GE’ye çok önem veren, araştırmacı bir ruha sahip olan Ayhan Bey, bir süre Norveç’te yaşadı ve çeşitli uzmanlık alanlarında çalıştı. Türkiye’ye döndükten sonra Kurt ve Kurt Pazar Geliştirme Bürosu’nu kurdu. Daha sonra inşaat, otomotiv, elektronik, tıp, turizm, sigortacılık konularında ve endüstriyel mühendislik alanında, dış ticaret konularında faaliyet gösteren Kurt Holding’e dönüştü yıllar içinde.

ANKARA TUTKUNU

Ayhan Bozkurt, doğuştan Ankara sevdalısıdır. Bir başka Ankara tutkunu Ayhan Sümer Bey ile birlikte Ankaralılar Vakfı’nda yaptığı değerli çalışmalara yıllar önce tanıklık etmiştim. Ankaralılar Vakfı Başkanlığı ve Yenimahalleliler Derneği Başkan Vekilliği, Şeyh Ali Semerkandi Vakfı Kurucu Üyeliği ve Ankara Rotary Kulübü Genel Sekreterliği gibi kurum ve derneklerde etkin görev almış, sosyal bir insandır Bozkurt. Bulunduğu ortamda donanımıyla kendisini dinleten, hoş muhabbeti ile insanları etkileyen bir yapısı vardır.

SPOR ve DENİZ AŞIĞI

Fırsat bulduğu her zaman deniz ile iç içe yaşamayı seven Ayhan Bey, Türkiye Kayak Federasyonu Başkanlığı görevinde de bulundu. Deniz ürünleri ve balık konusunda da engin bilgilere sahip olan Ayhan Bey ile Trilye’ye geldiği zamanlar kaybolmaya yüz tutmuş, geleneksel balık mezeleri üzerine sohbetlerde bulunuruz. Damak zevki oldukça gelişmiş olan Bozkurt, başkentimizin dokusunu oluşturan taşlarından biridir.

GİRİŞİMCİ RUH

Ankara’nın önemli işadamlarından dostum Yüksel Bolayır ile de Konya Yolu’ndaki Opal’da ortak girişimde bulunan Bozkurt, heyecanı hiç dinmeyen, girişimcilik ruhu hiç tükenmeyen özel bir insandır. Üretmek, istihdam yaratmak, onurlu bir geçmişe sahip olmak ve Türkiye’nin güzel geleceğinde önemli bir rol oynamak Ayhan Bey’in yaşam felsefesinin vazgeçilmez ögeleridir. Kurt Holding’in temelleri Ayhan Bozkurt’un endüstriyel ve ithalat sektöründeki başarılı yatırımlarıyla atıldı. Bugün ise en yüksek kalite standartlarını sağlamak için en son teknolojiyi kullanarak düzenli bir büyüme yakalamanın mutluluğunu yaşamaktadır.

DOĞAYA SAYGILI

Ayhan Bey, yaptığı her işte doğaya saygıyı ön planda tutar. Gelecek nesillerin yaşamlarının sürdürülebilir olması için çaba harcayıp son derece özen göstermektedir. Kurt Holding’in yatırımlarının arkasında doğaya ve insana saygı temel ilkeleri yatmaktadır. İnsanlara yeni iş imkanı yaratmak, bütün pazarlara çağın gereksinimlerine yanıt verecek çağdaş, kaliteli ürünler sunmak sahibi olduğu şirketlerinin ana felsefesini oluşturmaktadır. Yoluna durmadan, dinlenmeden devam eden, yüreği ülke sevgisi ile dolu olan Ayhan Bozkurt, yaşamı boyunca hep azimli ve kararlı olmuştur.

Jacob Riis’in insanlara aktardığı ufak bir deneyimi var: “Çaresiz kaldığım zamanlarda gider, bir taş ustasını bulur, onu seyrederim. Adam belki yüz kere vurur taşa. Ama değil kırmak, küçük bir çatlak bile oluşturamaz. Sonra birden, yüz birinci vuruşta taş ikiye ayrılıverir. İşte o zaman anlarım ki taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir.”

Ayhan Bozkurt’u kibrit öyküsü ile anlatmaya başladım. O, toplumda çalışkanlığı ve vizyonuyla benimsenmiş, farkındalık yaratmış, taş ustasının deneyimleri kadar da tecrübeli, kendisinden her zaman istifade edilecek engin deneyimlere sahip bir insandır.

Kendi isteği ile sevilmek kolay değildir ama saygı uyandırmak kolaydır.

Ya ümitsizsiniz ya da ümit sizsiniz. Ya çaresizsiniz ya da çare sizsiniz. Ümit ve çarelerin tükenmediği bir Anneler Günü dileğiyle… İyi pazarlar.

Yorum Yazın