0Yorum

Ankara'nın Yükselen Yıldızı

 

         Doğu hikayeleriyle psikoterapi oldukça yaygındır. Bu öykülerden birinin kahramanı kral, maiyetini önemli bir görev için sınamak istemiş. Birçok güçlü ve akıllı adam etrafında toplanmış. Kral onları bugüne kadar görüp görebilecekleri en kocaman kapının önüne getirerek şöyle söylemiş:

         “Siz akıllı insanlar, benim bir sorunum var ve hanginizin bunu çözebileceğini görmek istiyorum. Burada krallığımdaki en büyük ve ağır kapıyı görüyorsunuz. Hanginiz bunu açabilirsiniz?”

         Saray mensuplarından bazıları açamayız der gibi başlarını sallamış. Diğerleri, çevresindekilere göre daha akıllı sayılanlar, kapıyı daha yakından incelemiş fakat onlar da açamayacaklarını kabul etmişler. Bu akıllı insanlar böyle söyleyince saraylılar sorunun çözülemeyecek kadar zor olduğunda fikir birliğine varmışlar.

         Sadece bir vezir kapının yanına giderek onu şöyle bir gözden geçirmiş ve elleriyle yoklamış, açmak için çeşitli yolları denemiş en sonunda kuvvetle yüklendiğinde ağır kapı açılmış.

         Meğer kapı zaten tam kapalı değilmiş ve açmak için deneme isteği ve yüreklilikle davranma cesaretinden başka bir şey gerekmiyormuş. Kral vezire şöyle söylemiş:

         “Sadece gördüğün ve işittiğine bağlı kalmadan, kendi gücünü devreye soktuğun ve denemeyi göze aldığın için saraydaki görevi sen alacaksın.”

         Zafer Hacıosmanoğlu Ankara’da pastacılığın kapısını açmak teşebbüsünde bulunmuş, yeteneklerini, çalışkanlığını, tüm vasıflarını pastacılığa odaklamış, efsane Liva markasını yaratmış çok değerli bir iş adamıdır.

         Mutfağın belkemiği satınalmadır. Kendimi bildim bileli mutfakla uğraştım, dolayısıyla da satınalma ile yakından ilgilendim. Genelkurmay’da görev yaptığım yıllarda Aşağı Ayrancı’da şık bir hal vardı. Çok güzel sebze, meyve gelirdi o hale. Et aldığımız kasabımız da oradaydı. Ahmet Dedeoğlu’nun kasap dükkanına sık sık karargaha gelen etleri yerinde incelemek için hale uğrardım.

         1993 yılında yol güzergahımın üzerinde Güvenlik Caddesi’nde pırıl pırıl ışıklarıyla çok şık bir pastane belirdi. “Ben farklıyım” dercesine mis gibi pasta kokularıyla çekiyordu kendine. Işıklar hiç sönmezdi, gece gündüz çalışan bir aile birdenbire ezberleri bozdurdu Ankara’ya. Çok sağlam, yavaş adımlarla ilerledi ve 15 şubeye ulaştı. Zafer Bey ve eşi Yüksel Hanım 17 yıldır ilk günkü heyecanlarını kaybetmeden Liva efsanesini yaşatıyorlar.

 ARAŞTIRMACI KİŞİLİK

         Zafer Hacıosmanoğlu yaptığı her ürünün mükemmeline ulaşmaya çalışır. Baklavası ayrı bir ekoldür, diğer ürünleri de. Her yıl 5-6 kez yurt dışındaki yiyecek, içecek, pastacılık fuarlarına katılır. Kendisini sürekli geliştirir. Yenilikleri takip eder. Avrupa’nın ünlü pasta şeflerini Ankara’ya getirir. Sürekli gelişim felsefesi ile sektörde zirveleri zorlar.

 LİVA İSMİ KARADENİZ’DEN

          Karadeniz’de dağlarda biriken karın güneş tarafından çözülme noktasına gelirken eriyip su olmasına yardımcı olan, sıcak esen rüzgara “liva” denir.

Liva her zaman müşteri taleplerine kulak verir. Sağlığın gurmelerce de ön plana alınması gerektiğine olan inancın arttığı son zamanlarda light konseptiyle Başkentlilerle buluşmaya başlanmıştır. Daha az yağ kullananlara hazırladıkları doğal ve şekersiz ürünleriyle ayrı bir atmosfer yaratmıştır. Kan şekerini yükseltmeyen liflerle ve özel tatlandırıcılarla hazırlanan yemekler büyük ilgi görünce Zafer Bey’in vizyonu tekrar konuşulmaya başladı.

         Zevklerine, görüşlerine çok önem verdiğim değerli iş adamı dostum Uğur Yavuz her sohbetimizde Zafer Bey’den ve başarılarından bahseder. Ekvator’dan kakao yağı getirip yüzde yüz çikolata üreten tek firma olduğunu, Gana’dan ve Fildişi Sahilleri’nden kakao yağı ve kakao likörü getirip muhteşem bir işleyişten sonra çok kaliteli çikolatalar yaptığını damak tadı oldukça kuvvetli dostumdan dinlemek de benim için hep mutluluk verici olmuştur. Oldukça sempatik bir Karadenizli olan Zafer Bey, her fuarda Ekvatorlu dostlarına baklavayı tanıtıp sevdirmektedir.

         Yüreği ülke sevgisi, insanlara iş ve aş sağlamak gibi duygularla yüklü olan bir Ankara markasının yaratıcısı Zafer Bey’le sektörle yakından ilgilenen birisi olarak gurur duymanın bile yeterli kalamayacağını çok rahatlıkla söyleyebilirim. Eşi Yüksel Hanım ve Zafer Bey’in kardeşlerinin yıllardır, haftanın her günü yılmadan, yorulmadan çalıştığını ve başarının yakalanmasında büyük katkılarının olduğunu çok iyi bilmekteyim.

         Size bu dünyada bir şeyi değiştiremeyeceğinizi söyleyecek iki tür insan vardır. Biri böyle bir şeyi denemekten, biri de sizin başarılı olmanızdan korkan insandır. İyi pazarlar.

NOT: Trilye aşçılıkta çıtayı yükseltmek için lezzet tutkunları arasında bir yarışma düzenledi. Tüm lezzet tutkunlarını http://apps.facebook.com/leziztarifler/ adresinde bekliyoruz. Yarışmaya katılmak için http://apps.facebook.com/leziztarifler/ adresine girebilirsiniz.

Yorum Yazın