0Yorum

Yılan Balıklarının Gizemli Dünyası

Küçük yaşlardan itibaren balık avcılığı benim için vazgeçilmezdi. Bir gece Çanakkale’de şu anda adımın verildiği sokağın önünde iri kaptan kupası balığı avlıyordum. Ardı arkası kesilmeyen şansımı yarıda kesmek istemiyordum. Sarıçay ile denizin birleştiği kumlardan canlı solucan toplamıştım ama civarımdaki oltacılardan sır gibi saklıyordum. Saat ilerliyor kovam balıkla doluyordu. Evin küçük çocuğu olduğum için annem meraktan çatlardı, dönüşte karşılaşacağım azara hazırladım kendimi ve balık avlamaya devam ettim. Gece 02.00 sularında oltada bir ağırlık hissettim. Herhalde kayaya takıldı diye tahmin yürüttüm ama ağır ağır çekince geliyordu. Su yüzeyine yaklaşınca müthiş bir kuyruk çırpması gördüm ve hızlıca balığı yukarı aldım. Yılan balıkları karanlığı sever. Gece karanlığında kocaman bir yılan balığını yukarı çıkardım ama o saatte korkudan elleyemedim ve misinayı koparıp ağzındaki olta ile tekrar denize bıraktım. Sonradan inşallah oltadan kurtulmuştur diye dua ettim.

YARADILIŞINA KARIŞTIRMIYOR

Subaylık yıllarımda girişimci ruhlu çalışkan bir askerim ise Türkiye’de yılan balığı üreteceğini ve çok para kazanıp ihracat yapacağını söylemişti. Fizibilite yapılmadan, bilimsel platform oluşturulmadan bu tür girişimcilerin hep hüsranla sonuçlanacağını biliyordum. Nitekim bilim insanları M.Ö. 400 yılında yılan balıklarını tartışmaya başlamışlar. Aristo yılan balıklarının yumurta taşımadıklarını söylemiş. Sigmund Freud uzun yıllar yılan balıkları üzerine çalışmış. Danimarkalı Johan Scmidht konu üzerine 18 yıl uğraş vermiş, çok önemli bulgular elde etmiş. Doğdukları yere kilometrelerce yol kat eden yılan balıklarının sırlarını çözmek zor. Girişimci ruhlu askerimin ideali maalesef söylemlerde kaldı.

 

Her yıl temmuz ayında bayramı yapılan yılan balığı Japonya’da çok önemli bir besin kaynağı. “Anguilla Japonica” türünü suşide kullanıyorlar. İspanya’da cam şeklinde ince küçük “Anguilla Anguilla” adlı yılan balıklarını güveçte pişiriyorlar. Neslinin tükenmemesi, bu protein kaynağının insanlığa sürekli besin aktarması için bilim insanları var gücüyle çalışıyorlar. Ama yılan balıkları da yaradılışlarına karışılmasına karşı duruyorlar adeta. Varoluşumuz sadece bizi ilgilendirir diye.

“Yılan Balığının Yolu” isimli kitapta yazar Patrik Svensson’un babası ile derede kurtçuklarla yılan balığı avlamasını okurken uzak geçmişi imgeleyen belleğim çocukluğumdaki yılan balığı anılarıma götürdü beni.

Yorum Yazın