0Yorum

Lezzetli Girişimlerin Kaptanı

IBM’in kurucusu Thomas J. Watson, ofis ve atölyelerde dolaşırken bir çek defteri taşımasıyla ünlüydü. Birinin sıra dışı iş yaptığını gördüğünde, o kişiye çek yazardı. Bu tutar 5, 10 veya 25 dolar olabilirdi. Miktarlar küçüktü ama hareketinin etkisi muhteşemdi. Birçok durumda, insanlar çekleri asla tahsil etmezlerdi. Onları çerçeveletir ve duvarlarına asarlardı. Ödüllerini parada değil, üretimlerinin kişisel takdirinde bulurlardı. Bu, kişiye önem veren ve onu elinden gelenin en iyisini yapmaya iten şeydi.

Eğer ürün ödüllendirilmek yerine aşağılanıyorsa, çalışkan ve üretken bir kişinin bile bu durumda morali bozulabilir.

Buna benzer küçük kırmızı tavukla ilgili bir çocuk hikayesi var:

Bir zamanlar, buğday tohumlarını açığa çıkarana dek ambarın yanındaki avlunun zeminini kazıyan kırmızı bir tavuk varmış. Komşularını çağırmış ve şöyle demiş:

 “Eğer bu tohumu ekersek yiyecek ekmeğimiz olur. Bunu ekmeme kim yardım eder?”  

İnek, ördek, domuz ve kaz onay vermeyince “O halde ben yapacağım” demiş küçük kırmızı tavuk ve yapmış. Tohumlar büyümüş ve altın sarısı başaklara dönüşmüş.

“Başaklarımı biçmeme kim yardım eder?” diye sormuş küçük kırmızı tavuk.

“Ben değil,” demiş ördek.

“Benim işimin dışında” demiş domuz.

“Saygınlığımı kaybederim” demiş kaz.

“İşsizlik tazminatımı kaybederim” demiş inek.

“O halde ben yapacağım” demiş küçük kırmızı tavuk.

Sonunda ekmeği pişirme zamanı gelmiş.

“Pişirmeme kim yardım eder?” sorusuna “Bu benim için fazla mesai olabilir” demiş ördek.

“Tek yardımcı bensem, bu ayırım yapmak anlamına gelebilir” diyerek kaz itiraz edince, küçük kırmızı tavuk beş somun ekmek yapmış.  

Komşuları görünce paylaşmak istemişler. “Hayır, beş somunu da kendim yiyeceğim” demiş tavuk.

İnek, “Haksız kazanç” demiş.

Ördek ağlayarak “Kapitalist sülük” ve kaz da “Eşit haklar istiyorum” demiş.

Domuz sadece homurdanmış. Sonra hemen pankartlar hazırlamışlar ve ortalıkta dolaşmaya başlamışlar.

Bir yetkili gelip kırmızı tavuğu uyarmış: “Açgözlü olmamalısın.”

“Ama ekmeğimi hak ettim” demiş küçük kırmızı tavuk.

“Kesinlikle” demiş yetkili, “Bu harika hür teşebbüs sistemi. Avludaki herkes istediği kadar kazanabilir. Ama düzen gereği, üretici çalışanlar ürünlerini işsizlerle paylaşmalıdır.”

Ondan sonra hepsi mutlu yaşamışlar. Ama küçük kırmızı tavuğun komşuları, onun neden bir daha ekmek pişirmediğini merak etmişler.

Osman Sungur, başkentin kabına sığmayan, çok özel yetenekleri olan girişimci iş insanıdır.

Osman Bey, kimseden bir teşvik beklemeden ama aylak insanları da ödüllendirmeden yoluna devam eder. Son zamanlarda sık sık uçak yolculuklarında karşılaştığım Osman Bey, 1988 yılında kurulan Epdata Bilgisayar firmasının sahibidir. 

 

VİZYON SAHİBİ

Çok okuyan, çok gezen ve sosyal yaşamda oldukça geniş bir çevreye sahip olan Osman Sungur’un bilişim şirketi Epdata, Türkiye’de doğru ve kaliteli hizmet ile doğru zaman ve uygun fiyatla tüketiciye ulaşabilen nadir firmalardan biridir. Profesyonel çalışmaları, dürüst yaklaşımı ve pazarı geliştirme çabaları ile bilişim sektöründe sağlam bir yere sahip olan Epdata, sağladığı ürün ve hizmetlerde ‘müşteri odaklı pazarlama’ ilkesinden şaşmayarak müşteri memnuniyetini en üst düzeyde gerçekleştirmektedir. Osman Bey, 25 uluslararası firmanın distribütörlüğünü başarıyla yürüten on parmağında on marifet olan bir insandır.

İYİ BİR GURME

Osman Bey’i uzun yıllardır tanırım, gelişmiş bir damağı, hassas bir burnu vardır. Yediği içtiği her şeyi en ince ayrıntısına kadar araştırır. Gurme derneklerine üyeliği, lezzetin peşinde harcadığı zaman beni en çok ilgilendiren özelliklerindendir. Bilişim işinde yarattığı kalite olgusunu özel yaşamında da arar Sungur. Doğal ürünleri tercih eder, pişirme tekniklerine çok meraklıdır, hem lezzeti hem de sağlığı bir arada görmek isteyenlerdendir. 

ANKARA’YA STEAK SEVDİRDİ

Osman Sungur’un girişimci ruhu, gurmeliği ile birleşince yeni bir yol haritasının çizilmesi kaçınılmaz olmuştur. Ankara’da uzun yıllardır hasretini çektiğimiz steak restoran açığını kapattı bizim için Osman Bey. Çayyolu’nda Butcha ile başlayan konsept Anadolu’dan karayolu ile başka vilayetlere gidenlerin bile rotasını değiştirtti. Dry-aging (kuru dinlendirme) sistemiyle başkentlileri tanıştırdı. Etin yumuşaklığını ve lezzetini artırmak için 1930’lu yıllarda icat edilen teknik, oldukça maliyetli olmasına rağmen, keyfin ve lezzetin bedeli yoktur diyenlere hitap etti ve damaklarımızı gülümsetti.

 

YURT DIŞI ATAĞI

Ankara’da yarattığı Butcha Steakhouse markasını sektörde yaratıcılığıyla tanınan mükemmel yeteneklerle  donanmış Selim Aslan’ın enerjisi ile Osman Bey dünya ülkelerine yayıyor bu markayı. Birleşik Arap Emirlikleri’nde üç, Katar Doha’da üç, Suudi Arabistan Cidde’de ise iki adet Butcha Steakhouse açan Osman Bey, Bahreyn ve Londra’da da şube açma çabalarını sürdürüyor.

Hayallerinin peşinde giden Osman Sungur, tanıdığım en çalışkan insanlardan birisidir. Vizyon ile birleşince başarı kaçınılmaz oluyor.

Yeme içme sektöründe güvenilir ve  yetenekli bir isim olan Selim Aslan ile Ateş Ustası Kebap Ocakbaşında yıllar önce yaptığım sohbette kendilerindeki potansiyeli görmüştüm. Hiçbir şeyden yılmayan ekibi ile dünyaya açılan Osman Bey, Angus turizm firması ile güzel işlere imza atıyor. Bakü’de yedi katlı binadaki şubesi de pek yakında açılacak.

Osman Sungur ile başkentliler olarak ne kadar gurur duysak azdır. En büyük yardımcısı zarif eşi Buket Hanım da Osman Bey gibi duyusal gelişmişliklere sahip ve oldukça yetenekli birisi.

Mutfağımızı dünyaya açan cesaretli girişimci Osman Bey, öz güveniyle, kararlılığıyla tam örnek alınacak bir iş insanı. Yolun her zaman açık olsun.

Tırmanmayı göze alan, zirvenin de hazzını yaşar. İyi pazarlar. 

 

Yorum Yazın