0Yorum

İyiliklerin Açtığı Kapılar

Yaşlı bir adam kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbirleriyle boğuşup duran iki köpeği izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, diğeri siyahtı ve on iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri köpekti bunlar. Çocuk kulübeyi korumak için biri yeterli gözükürken niye ötekinin de olduğunu, hem neden renklerinin illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu. O merakla sordu dedesine. Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torunun sırtını sıvazladı. “Onlar” dedi, “benim için iki simgedir evlat.” “Neyin simgesi” diye sordu çocuk. “İyilik ve kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları.” Çocuk, sözün burasında, mücadele varsa, kazananı da olmalı diye düşündü ve her çocuğa özgü bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi. “Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?” Bilge reis derin bir gülümsemeyle baktı torununa: “Hangisi mi evlat, ben hangisini iyi beslersem o kazanır!” diye cevapladı.

Yüksel Bolayır, sadece uyku için boş zaman bulan, çok çalışkan ve zeki olduğu kadar yeteneklerini başarıya yönlendirebilen Ankara’nın değil Türkiye’nin tanıdığı girişim dehası bir iş adamıdır. Kızı Melisa ve oğlu Gökmen de başarılarıyla gelecek vaat etmektedirler. 1984 yılında Amerika’nın başkenti Washington D.C.’de, Sistem ve Servis Mühendisi olarak çalışırken, okul yıllarında başladığı ek işte çalışma alışkanlığını da sürdürür. Elektronik Mühendisi olan Bolayır, sıcak bir yaz günü çalıştığı şirketin genel merkezinin kafeteryasında coca cola almak için sıra beklerken, önündeki şahsın makineye attığı bir doların iade edildiğini görür, hemen cebindeki tüm bozuk paraları makineye atar ve aldığı coca colayı önünde bekleyen o tanımadığı kişiye ikram eder. Nereden bilsin ki bu kişi şirketin satın alma biriminin şefidir. Yüksel Bey’in kafasında kurmayı planladığı temizlik şirketi birden bire hayata geçmiştir. Çalışmalarında referansa ihtiyaç olduğunda da her zaman şans meleği olarak adlandırdığı, sarı sayfalara reklam alan şirkette çalışan eşi Sevgi Hanım devreye girmektedir. Sevgi Hanım’ın yakın bir dostu olan Mitch iki yıl kadar önce kendi temizlik şirketini kurmuş, alanında büyümüştür. Mitch kendisini çok yoran ve devamlı sorun çıkartan kilisenin temizlik işlerini, Yüksel Bey’in şirketine pas etmiştir. Ama iş virtiözü olan Bolayır kısa sürede kilisenin papazı ile yakın dostluk kurup müthiş bir iş performansı göstererek onu memnun etmekle kalmayarak papazın kendisine daha sonraki yıllarda en iyi referans olmasını bile sağlamıştır. Amerika’ya zamanında cebinde 250 dolarla giden ve kiraladığı evin komisyon bedelini emlakçısına borçlanarak birkaç ay sonra ödeyebilen Yüksel Bey, Amerika’daki pek çok öğrenciye bir ağabey desteği sağlamanın yanı sıra, Ata Derneği’ne üye olarak toplantılara katılır ve her yıl düzenlenen (Green Card) lotosuna da sponsorluk yapmaktadır. Şans daima hazır kafalara konar ama Yüksel Bey’in yaptığı iyilikler kalbinin temizliğinden ve paylaşma arzusundan kaynaklanıyor, hiçbir yardımı beklenti için yapmıyor. Denize atılan bir taş bütün okyanusların seviyesini yükseltir sözüne olan inancını yüreğinden hiç eksik etmiyor Yüksel Bey. 1988 yılında New York Havaalanı’ndan kendisini telefonla arayan ve Bolayır’ın zar zor hatırlayabildiği, sponsorluk desteğinde bulunduğu, diyaliz teknisyeni Ahmet isimli bir Türk gencini, hiç üşenmeden herkese yaptığı gibi dört saatlik bir yolculuk sonrasında kendi evine getirip uzun bir süre misafir eder. Ahmet’in kafasında oluşturduğu ve Yüksel Bey’in hayatını değiştirecek olan iş projesini öğrenince, Ahmet’le beraber sıcak bir yaz günü Ohio eyaletinin yolunu tutar. Dünyaca ünlü bir diyaliz şirketi Türkiye’ye bayilik vermeye yanaşmıyordur. Ama şirket patronunun, Muğla’nın Dalyan İlçesi’nden ev alma fikrini öğrenen Yüksel Bey’in karşısında tüm prensipler bir anda bozulmuş ve istenilen bayilik alınmıştır. Ankara’da diyaliz sektörüne giren Bolayır, kısa sürede Türkiye’de şirketini ikinci konuma yükselterek İsveçli diyaliz devi olan bir şirkete satar ve yedi yıl o şirketin genel müdürlüğünü yapar. Uzun, sağlıklı ve mutlu bir hayat başkalarına yardımda bulunmanın; insanı heyecanlandıran ve başkalarının hayatlarına katkıda bulunarak, bu hayatları kutsayan anlamlı projelere sahip olmanın bir sonucudur. 2005 yılında Ankara’da Opel ana bayisi olan Opal şirketinin de ortağı olarak atılımcı girişimlerine devam eden Yüksel Bolayır genç yaşına rağmen müthiş İngilizcesi ve yüksek performansı ile daha pek çok başarıya imza atacağa benziyor. OPAL A.Ş. Konya devlet karayolu üzerinde kurulduğu günden bu yana 18 bin adetlik araç satışı ile haklı bir gurura sahip olmuştur. Sektör standartlarında eğitim almış 130 çalışanı, 14 bin metrekarelik kapalı hizmet alanı ile bakım ve onarımda müşteri memnuniyetini ön planda bulundurarak daha hızlı hizmet vermektedir. Ankara’nın en çok güven duyulan bayileri arasında yer alan OPAL A.Ş. kuruluşundan bu yana kaliteyi ve müşteri memnuniyetine odaklı bir hizmet anlayışını benimsemiş ve müşterilerinin mutluluğu için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamıştır. Bu ciddi ve titiz çalışma dünyanın öbür ucundaki Koreliler tarafından görülmüş, KIA Motors tarafından yılda bir kez yapılan ACT Smart Memnuniyet Çalışması kapsamında; Satış, ve Satış Sonrası hizmetlerinde, tesis, ekipman, personel ve işletim alanlarında “ACT Smart Memnuniyet Ödülünü” 2012 yılında Türkiye’de Opal A.Ş. hak etmiştir. Ödülü Kia Motors Bayi Yapılandırma ve Geliştirme Yöneticisi Serkan Eren, Opal A.Ş. Yönetim Kurulu’ndan Ayhan Bozkurt, Yüksel Bolayır ve Opal A.Ş. Genel Müdürü Yücel Köksal’a teslim etmiştir. Ankara’nın yetiştirdiği nadide iş adamlarından Ayhan Bozkurt ile yapmış olduğu ortaklık Yüksel Bolayır’da tam bir sinerji yaratmıştır. Pek yakında yurt dışında da güzel yatırımlara imza atmayı planlayan Yüksel Bey ve eşi Sevgi Hanım’da öyle güzel kalpler mevcut ki sürekli ülke sevgisi için çarpmaktadır.

Bir engelle bir fırsat arasındaki fark nedir? Ona karşı olan tutumunuz. Her fırsatın bir zorluğu ve her zorluğun bir fırsatı vardır.

Yorum Yazın