0Yorum

Işık Saçan Değerler

Yaban kazlarını sonbaharda güneye doğru “V” biçiminde uçarken gözlemlediğimizde, “Acaba hangi bilim alanı kazların uçuş biçimini irdeliyordur?” diye düşünmüşsünüzdür belki. İnsanoğlunun gözlem yeteneğinden kaynaklanan araştırmalar her yaban kazının kanat çırptığında, ardında uçan bir başka kaza yükseklik kazandırdığını göstermektedir. Böylece “V” biçiminde uçmanın sağladığı yardımlaşma, tek başına uçan bir kaza oranla sürüye yüzde 71 fazla uçma mesafesi kazandırmaktadır.

Ortak yön ve topluluk duygusunu paylaşan insanlar gidecekleri yere daha hızlı ve kolay bir biçimde ulaşırlar, çünkü onlar birbirlerine sağladıkları olanaklardan yararlanarak yolculuk etmektedirler.

Kazlardan biri uçuş düzeninin dışına çıktığında yer çekiminin ve yalnız uçmanın neden olduğu yavaşlamayı hisseder. Bu nedenle önündeki kazın gücünden yararlanabilmek için hemen yeniden sürünün uçma düzenine katılır. Uçuşa liderlik eden kaz yorulduğunda geride kalır ve başka bir yaban kazı “V” düzenin uç noktasında uçmaya başlar. Kaz sürüsünün artçıları öndekileri, hızlarını düşürmesinler diye öterek cesaretlendirirler. Kazlardan biri hastalandığında ya da vurularak sürüden koptuğunda iki yoldaşı sürüden ayrılır ve korumak, yardım etmek için onu izlerler. Yeniden uçabilecek duruma gelinceye ya da ölünceye kadar yanından ayrılmazlar. İşleri bitince de ya kendi sürülerine ya da başka bir kaz sürüsüne katılırlar.

Mehmet Akyürek, son yıllarda tanıdığım, hayatını mesleğine, ülke kalkınmasına adamış çok değerli bir sanayici ve işadamıdır. Başkente çok büyük katkıları bulunan Akyürek, tırnaklarıyla kazıyarak ve hayatının her döneminde çok çalışarak başarıyı yakaladı. Hem üniversitede okudu hem de babasının marangoz atölyesinde çalıştı. Vatani görevini tamamladıktan sonra boya ve teneke ambalajları konularında Siteler’de yedi yıl işçi ve yönetici olarak çalıştı. 1987 yılında Ostim’de boya, boyama, yüzey hazırlama, kumlama faaliyetleri yapan Akmetal Boya Sanayi’yi kurdu.

SANAYİCİLERİN YÜREĞİNİN SESİ

Mehmet Akyürek, toplumun ve sanayicilerin sorunlarına sahip çıkar. Bu özelliği onun ekstra mesai harcamasına neden olsa da büyük keyiftir Mehmet Bey için. İç Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (İÇASİFED) Başkanlığı görevini yürüten Akyürek, çok yetenekli bir teşkilatçıdır. 60 üye ve 100 payla Ostim Sanayici İşadamları Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi’ni kurup, küçük paraları toplayıp tek başına yapamadıkları işleri birlikte yapmayı amaçladı. Sonrasında OSİAD A.Ş.’yi kurdu. Bu güç birliği ile Eskişehir yolunda 200 sanayiciyi alacak şekilde Anadolu Organize Sanayi Bölgesi’ni açtı. Tesislerin gelişmiş teknolojiyle beslenmesine ön ayak oldu. Müthiş bir vizyon sahibi olan Akyürek, yurt dışında gezdiği pek çok sanayi bölgesinden esinlendi. Modern fabrikaların, 50 yıl sonrasının ihtiyacına yetecek geniş yolların yapılmasını sağladı. İşini kurmak isteyen gençlerin elinden tuttu, sorunlarını dinledi, imkanları dahilinde yardımcı oldu. Yön tayininde çok iyi bir kılavuzluk yaptı, deneyimlerini aktardı.

TAKIM RUHU

Mehmet Bey, takım çalışmasına çok önem verir. İnsana yatırım yapar. Yıllar önce işadamı Osman Tan’ın yanında çalışırken 6 ay önceden haber verip kendi işini kuracağını söyleyerek ayrılan Akyürek, halen daha Osman Bey’le yakın dostluk ilişkisi içerisindedir. Patronu kendisine ilk işini açarken kredi alması için kefil olmuştu. Şimdi kendi yanında çalışıp mesleğini öğrenen ve kendi kanatlarıyla uçmak isteyen personeline de aynısını yapıyor.

Çalışanlarını yetiştirir, geliştirir, gelişmiş teknolojilerle besler, çalışanına güven verir, önerilerle gelmeleri için yüreklendirir, cesaretlendirir, yetkilendirir. Çalışanların uygulanan önerilerini ve etkin çalışmalarını ödüllendirir. Bunun doğal sonucu olarak takım ruhuna müthiş bir ivme katılır ve devamında yaratıcılık gelir.

UYUZ GÖLÜ

Ölü bir bölgeyi diriltip nefes alanı yaratmış Mehmet Bey. Bataklık, atıl bir bölgede etrafı ceviz ağaçları ile dolu bir göl yaratmış. Müthiş bir emek var. Gölde yaban ördekleri cirit atıyor. “Balık Ankara’da Yenir”i dikte edercesine gölde aynalı sazan balıkları mevcut. Avlanmak yasak ama ileride balık ihtiyacına cevap verebilecek kapasitede.

Ankara’nın değerli iş kadınlarından Nuray Başar hanımefendinin sayesinde gidip gördüğüm çöl ortasındaki vahayı gezince çok duygulandım. Her başarının arkasında zeka, yetenek ve çok çalışmanın yattığının en bariz göstergesi.

Hele Sakarya anıtını bir görseniz! Merhum Turgut Özakman ile birlikte açmışlar. Ankara’dan 1764 şehit verilmiş Kurtuluş Savaşı’nda. Her Mehmetçik için yüksek gerilim hattının geçtiği bölgeye 1764 adet badem ağacı dikilmiş. Mehmetçiğe saygısını OSİAD Başkanı iken 1997 yılında böyle bir eserle anlatmış.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün mirasını üretimle birleştirerek ölümsüzleştiren cadde isimleri Kurtuluş Savaşı’nın kazanıldığı yerlere vermiş. Dumlupınar, Sakarya, Gelibolu, 30 Ağustos, 29 Ekim temalı sokaklarda bu isimleri okurken neler geçiyor aklınızdan, tüyleriniz diken diken oluyor.  

BÜYÜK DÜŞÜNÜR

Türkiye’de çok büyük markalarla çalışmaya başlayıp uzun boyutlarda fırın boyama işi için yeni bir işyeri açıp eşini ortak eden Akyürek, “Eğer bir gün başıma bir şey gelirse eşim kaldığı yerden hayatını idam ettirebilsin, hayat standardı düşmesin” diyerek iki hamle sonrasını düşünen birisidir.

Zarif ve yetenekli eşi Meral Hanım, Ostim’de bir ilki başararak ilk kadın işveren oldu. Bir boya mağazası açarak üretimlerle entegre olmaya çalıştı. Eşinden çok büyük destek aldığını her fırsatta dile getirir Mehmet Bey. Akyürek ailesinin iki kız çocuğu var. Birisi İngiltere’de master yaptı, İstanbul’da kendi işini kurdu. Diğeri yüksek okul okudu.

İş hayatında kimsenin yapmadığı işi yapan Akyürek, Ostim’de kurduğu kumlama tesisi işini kimsenin bilmediğini söylüyor ve ne iş yaptığı sorulduğunda ‘metal hekimi’ olduğunu belirtiyor. “Çünkü metal doğada insan gibi filiz şeklinde doğar daha sonra insanlar tarafından yerinden sökülerek alınır ve haddehanelerde şekillendirilerek insanlığın kullanımına sunulur” diyen Mehmet Bey, Ankara’da sanayicilerin dilinden en iyi anlayan, onların zorluklarını çok iyi bilen bir isimdir.

      Yine mor dağları dumanlar bürüdü,

      Dumanı dağlarda kalanlar bilir.

      Ağaçlar derdinden yaprağını döktü,

      Bu derdi ağacı olanlar bilir.

Sevgili ağabeyim Kütahya Porselen’in sahibi Nafi Güral, bir gün “Süreyya, hiç sanayici müşterin var mı?” diye sormuştu. “Neden sordunuz” dediğimde “Sanayicinin vakti olmaz” diye cevap vermişti. Evet doğru, Mehmet Bey’le herhalde bu yüzden geç tanıştık. Olsun, en geç en erkendir.

Bence sanayiciler balık yemek için mutlaka zaman ayırmalı kendilerine. Çünkü onların sağlıklı olmalarına ihtiyacımız var. Türkiye’nin yükselmesinin iki ayağından birisi üretimdir.

Her günü topladığınız hasada değil, ektiğiniz tohumlara bakarak değerlendirin. İyi pazarlar.

Yorum Yazın