0Yorum

Değerlerimize Sahip Çıkanlar

Güzel sanatlara hayatını adayan adam, Rembrandt, Picasso ve pek çok ünlü sanatçının eserini satın alabilmek için gece gündüz demeden çalışır.

Eşini yıllar önce kaybeden adam çocuğunu yetiştirirken sanat sevgisini aşılar ve oğlu da büyüyünce sanat koleksiyoncusu olur, bu sevgi aralarındaki bağı güçlendirir.

Bir süre sonra ülkeleri savaşa girmek zorunda kalınca ülkenin diğer gençleri gibi oğlu da göreve yazılır. Adama bir süre sonra oğlunun savaşta kaybolduğuna dair bir mektup gelir.

Çok üzülen babanın üç hafta sonra gelen ikinci mektupla kalbi parçalanır. Yaralanan askerleri kurtarma timinde çalışan oğlu, son yaralıyı güvenli bölgeye taşırken arkadan gelen kurşunla hayatını kaybeder.

Oğlunun ölüm haberinin yazıldığı mektubu alalı birkaç ay geçmiş bir Noel sabahı yataktan kalkmak istemeyen, oğlu olmaksızın Noel kutlamayı arzu etmeyen baba kapı çalınca merakla kapıyı açar ve elinde paket olan genç bir adamla karşılaşır.

“Bayım siz beni tanımıyorsunuz, oğlunuzun kurtarırken öldüğü yaralı asker benim. Maddi imkanım sınırlı, oğlunuz sizin sanat sevginizden söz etmişti, iyi bir ressam olmadığım halde onun bir portresini yapıp size hediye etmek istedim” der.

Baba paketi açıp koleksiyon odasına yönelir ve şöminenin üzerinde asılı olan Rembrandt eserini çıkarıp oğlunun portresini asar ve gözleri yaşlı bir şekilde döner, “Bu benim evimdeki tüm değerli eserlerden kıymetli” deyip genç adamla birlikte Noel yemeği yerler.

Birkaç yıl sonra baba hastalanıp sonra da ölür. Ölümü her yerde duyulunca herkes onun sahip olduğu sanat eserleri için yapılacak müzayedeyi merak eder.

Müzayedenin Noel günü olmasına karar verilir. Müze yetkilileri ve dünyanın en ünlü koleksiyoncuları evde toplanır ve heyecanla satılacak sanat eserlerini alabilmeyi beklerler. Ev tıklım tıklımdır ve müzayede yöneticisi ayağa kalkar.

Katılımcılara teşekkür ettikten sonra “Müzayedenin ilk parçası arkamdaki portredir” der.

Arka sıralardan birisi “Ama o yaşlı adamın oğlunun portresi” diye bağırıp, “Neden onu geçip, asıl sanat eserlerine gelemiyoruz” der.

Mezatçı da “Önce bunu satmalıyız, sonra diğerlerine geçebileceğiz” diyerek 100 dolar ile başlatır açık arttırmayı. Arttıran çıkmayınca 50 dolara düşer. Sonra 40 dolar… Derken “Hiç kimse bu portreye talip değil mi?” diye sorunca yaşlı bir adam,  “10 dolara olur mu? Tüm param bu… Ben onların karşı komşusuyum ve bu çocuğu tanıyorum, büyümesine tanık oldum ve çok sevdim, portresini almak isterim” der.

“Yani 10 dolara mı almak istiyorsun?” diye sorduktan sonra müzayedeci devam eder, “Satıyorum… Satıyorum… Sattım!”

Salonda sevinç mırıldaması hakimdir, “Nihayet gerçek sanat eserlerine kavuşacağız” diyerek herkes birbirine bakar.

Müzayedeci, “Hepinize geldiğiniz için teşekkür ederim. Sizleri bugün burada görmek çok güzeldi ama müzayede burada bitti” der.

Kalabalıkta kızgın sesler yükselmeye başlar, “Ne demek müzayede bitti? Diğer parçalar için müzayede başlamadı bile.”

Müzayedeci o zaman, “Üzgünüm ama müzayede sona erdi. Çünkü yaşlı adam vasiyetinde şöyle demişti: ‘Oğlumun portresini alan, tüm eserlerin sahibi olur.’”  

Tuncay Uzun, yıllardır gıpta ile izlediğim, sanatı ve kaliteyi yaratan herkese inanılmaz saygı duyan, çok değerli bir iş insanıdır.

ÜRETMENİN SEVİNCİ

Ülke sevgisi her zaman ön planda olan Tuncay Bey, Türkiye’nin yıllardır döviz ödeyerek ülkeye getirdiği ürünleri ülkemizde üreten, istihdam sağlamayı çok seven bir girişimcidir.

Anadolu İplik’in Yönetim Kurulu Başkanı olan Tuncay Uzun, genç yaşta başarıyı yakalayan, pek çok karpuzu koltuklarının arasında taşıyan, iki hamle sonrasını görebilen bir yapıdadır.

Çerkezköy’de Avrupa’nın en yeni teknolojisine sahip iplik fabrikasını kurunca, Türkiye’nin her yıl 300 milyon Euro’luk ithalat yaptığı naylon cipsin yüzde 25’ini üretmeye başlar Tuncay Bey.

Yenilikleri çok yakından takip eden, vizyonuyla her zaman farkındalık yaratan, dünyayı dolaşan, çok okuyan, ülkesinin geleceğine inanan bir sevdanın temsilcisidir Uzun. Türkiye’nin her alanda zengin topraklarının varlığıyla, bu ülkenin insanlarının fakir olmayı hak etmediklerini, üretip zenginliği paylaşmamız gerektiğini anlatmaktadır.

İYİ BİR GURME

Yaşam gustosunu, damak zevkini ve giyim tarzını her zaman takdir ettiğim Tuncay Bey, paylaşmayı seven, insancıl yönleri çok güçlü olan bir iş insanıdır. Dünyada pek çok Michelin yıldızlı restorana gidip çok güzel deneyimler yaşayan Tuncay Bey, saygıdeğer iş insanı babası Osman Bey’in çizdiği yolda prensipli, titiz, takipçi tavırla ve emin adımlarla ilerlemektedir.

Kemer Country’nin ortaklarından olan Tuncay Bey, aynı zamanda da Zeytinburnu’ndaki Olivium AVM’nin sahiplerindendir. Fırtınalı denizlerin cesur kaptanı gibi yatırım yapmaktan hiçbir zaman çekinmemiştir. Ankara’ya geldiğinde mutlaka Trilye’ye uğrayan Uzun, deniz ürünlerine çok meraklıdır.

Değerli ağabeyim, vizyonunu, sosyal ilişkilerini her zaman takdir ettiğim Emekli Tümgeneral Zekeriya Öztürk vasıtasıyla tanıştığım genç iş insanı Tuncay Uzun, Malatyalı olup, vefasını hiç yitirmeyen, büyüdükçe mütevazılığı artan çok özel bir değerdir.

MÜTHİŞ ESER

Geçtiğimiz hafta iki ciltlik “Türk Pulları Spesyalize Kataloğu Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti” adlı kitabı bana takdim edince gerçekten gözlerim doldu. Müthiş bir pul koleksiyonuna sahip olan Tuncay Bey, TBMM’nin kuruluşundan Cumhuriyetimizin ilanına kadar geçen dönemde Anadolu topraklarında yaşanan zorlu mücadelenin, pul ve posta tarihi yoluyla anlatımı ve işleyişi niteliğinde bir eser hazırlatmış. Gerçekten her türlü yoksulluk içinde kazanılmış bir zafer destanının küçük bir bölümü. Çok uzun süren ayrıntılı ve titiz bir çalışmanın ürünü olan bu eser dünyada çok nadir olarak bilinen “Ankara Hükümeti” veya “Anadolu” pullarının nasıl oluştuğunu, nerelerde ve ne şartlar altında kullanıldığını göstermesi açısından şu ana kadar uluslararası alanda gerçekleştirilmiş, Türkçe olarak hazırlanmış olan ilk ve en kapsamlı çalışma. Bu eseri kütüphanelere hediye eden Tuncay Bey’i yürekten kutluyorum.

Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticiliğinden, sosyal sorumluluk projelerine verdiği desteğe ve 60 yıllık Anadolu İplik efsanesinin başarılarına kadar pek çok şey var anlatılacak Tuncay Bey hakkında… Sayfalara sığmaz bu başarı öyküsü, iyi ki varsınız.

Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez. İyi pazarlar.

Not: Sevgililer Günü’nüz kutlu olsun, her zaman sevgiyle kalın.

Yorum Yazın