0Yorum

Başkent'in Azimli İnsanları

Rafael Solano yenilgiye uğramış ve fiziksel açıdan tükenmişti. Kurumuş nehir yatağında sürüklenip oraya gelmiş bir kaya parçasının üzerinde otururken yanındakilere:

   “Bu kadar yeter, daha fazla uğraşmanın anlamı yok, bir sürü çakıl denedik ama bir tane bile elmas bulamadık. İşi bırakıyoruz.”

Araştırma ekibi, Venezuela su yolunda aylardır elmas arıyordu.

Adamlardan biri “Ama efendim bir taş daha deneyelim, bugüne kadar 999.999 tane denedik bari 1 milyon olsun,” dedi.

Solano, “Rakamların uğuruna inanma. Binincide, on binincide, yüz binincide ne oldu? Hiçbir şey.”

Yanındaki “Lütfen efendim bunu da elekten geçirip inceleyelim” deyince “Peki ama bu son” dedi.

Solano, nehir yatağından bir taş aldı. Bu diğer taşlardan biraz farklıydı ve bir süre sonra ekiptekiler bir elmas bulduklarını fark ettiler. Söylendiğine göre New York’lu bir kuyumcu, Rafael Solano’ya bir milyoncu taş olan bu elmas için 200 bin dolar vermiş.

   ‘Özgürleştirici’ adı verilen bu taş bugüne kadar bulunan en büyük ve en parlak elmastır.

Gani Aksoy, tanıdığım en sabırlı, azimli ve hayallerinden vazgeçmeyen bir maratoncu gibi işine sarılan değerli bir işadamıdır.

Emekli bir bankacı olan Gani Bey’i uzun yıllardır tanırım. Mütevazı kişiliği, yaratıcı ruhu, babacan tavırları ile sevenleri çok olan bir insandır Gani Bey. Bu nedenle de Gani Baba diye hitap edilir kendisine.

FİLİSTİN’İN CANLILIĞI

The House Cafe’nin sahibi olarak tanıdığımız Gani Aksoy, Filistin Caddesi’nin canlanmasında etkin bir rol sahibi oldu yıllardır. Ne zaman can dostum Tontik ile sabah saatlerinde yürüyüşe çıksam, işinin başında görürdüm Gani Bey’i. Böyle insanlar için başarı kaçınılmazdır. Zaten hep öyle değil midir, sabır acı ama meyvesi tatlıdır. Hayatta hiçbir emek karşılıksız kalmaz. Su yolunu bulur. Nitekim öyle oldu. Neler geldi neler geçti felekten, un elerken deve düştü elekten. Niceleri bu caddeden geldi geçti ama Gani Baba kalıcı oldu.

MARKA YARATTI

Yoğun duygular beslediği kebap ilgisi ve memleketi Mersin’in lezzetli kebaplarına tutkunluğu onun marka yaratmasına neden oldu. Kebaba adeta sanat kattı Gani Baba. Çarşı uzadıkça nasip artar diyerek kolları sıvadı ve Filistin Caddesi’nin en güzel mekanlarından, Ajans-Türk’ün kurucusu merhum Şevket Evliyagil’e ait villada kendi markasını oluşturmaya karar verdi. İtalyan restoranı, cafe derken Türk insanının genlerinden gelen özelliğini iyi yakaladı. Deneyimlerini ve aşkını katarak Gani Baba’yı kısa sürede duyurdu ve müdavim listesini kabarttı.

HER ZAMAN YENİLİKÇİ

Kendi beğenmediği ürünü asla servise sokmayan Gani Bey, çok titiz bir işletmeci. Gavurdağı salatasının üzerindeki cevizden, bıçak kıymanın hazırlanışına kadar en ince ayrıntıya vakıf. Lezzet tutkunlarının mekanı haline gelen Gani Baba, menüsündeki yıldız ürünlerini koruyor ancak sürekli yenilik peşinde koşuyor. Kebaptan suşi dahi yapıyor.

Her konuğunu karşılayıp tek tek ilgileniyor güler yüzüyle Gani Bey. Sosyal yönü çok güçlü. İnsan sevgisi çok fazla bir kere. Beşiktaşlılar Derneği’nin Ankara Başkanlığını yapmış bir zamanlar. Sosyal sorumluluk projelerinde hep ön saflarda. İnsanlara yardım etmeyi çok seviyor. Başı derde düşenin derdine deva olmaya çalışıyor. Hümanist bir insan. Zaten yüzüne bakınca anlıyorsunuz.

Dünyanın en zor işlerinden biridir restoran işletmeciliği. Muhasebeden satın almaya, halkla ilişkilerden insan kaynaklarına, mutfaktan satış ve pazarlamaya kadar pek çok donanım gerektirir. Merhum bir dostumun şiiri hep kulaklarımda:

   Yine mor dağları dumanlar bürüdü,

   Dumanı dağlarda kalanlar bilir,

   Ağaçlar derdinden yaprağını döktü,

   Bu derdi ağacı olanlar bilir.

Bölgede 16 yılını dolduran birisi olarak Gani Bey’i en iyi ben anlarım. Ayakta kalmak, sürdürebilir bir mekan yaratmak çok zor. Zaten Ankara’da 5 yılını dolduran mekan sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Gani Aksoy, zoru başarıp emin adımlarla yolunda yürümektedir.

Gani Bey’in en büyük yardımcısı zarif eşi Emine Hanım’dır. Restoranın sempatik ve çalışkan müdürü Selim Yılmaz da buraya sinerji katıyor. Ekip oldukça kuvvetli ve başarılı.

Pek çok çalışana istihdam sağlayan Gani Bey, ülkesini çok seven, haftanın her günü işinin başında olan biridir.

Hafta sonları canlı müzik konseptiyle açtığı, Gani Baba Ocakbaşı’nın ikinci katındaki Adı Bizde Kalsın adlı mekanı ile de özel günlerinde ve stres atıp eğlenmek için bir araya gelen insanların beğenisini kazandı. Kendi yaşantısından özverilerde bulunarak, tatil yapmadan, durup dinlenmek nedir bilmeden çalışıyor Gani Aksoy. Çünkü bu işin en önemli özelliklerinden birisinin çok çalışmak olduğunu biliyor.

Leonardo da Vinci, ünlü eseri “Son Yemek” tablosunu 10 yılda tamamlamıştı. Kendisini öylesine önündeki işe veriyordu ki günlerce yemek yemeyi bile unutuyordu.

Gani Bey de “Henüz yeni başladım, daha çok yolum var” diyor.

Yolun açık olsun Gani Baba, iyi ki varsın, iyi ki Başkent’imizdesin. İyi pazarlar.

Yorum Yazın