0Yorum

Başarıya Doğuştan İnananlar

Bir firmanın genel müdürü bir gün kendisi ve yönetim kurulundaki diğer kişilerin ‘hayatta kalma kursu’na katılmaları kararını alır. Kurs üç gün sürecektir ve uzun bir maraton niteliğindedir. Engellerden birisi hızlı akan bir nehirdir. Amaç karşı kıyıya geçmektir. Eğitimi veren kişi 12 kişiyi A, B, C diye üç gruba ayırır.

A grubuna dört boş varil, iki tane büyük ağaç kütüğü, bir miktar tahta, kalın bir halat kangalı ve iki kürek verilir.

B grubuna iki varil, bir tane ağaç kütüğü ve rulo sicim verilir.

C grubuna ise hiçbir şey verilmez. Hedef, dört saatte karşıya ulaşmaktır.

A grubu hemen ellerindekileri kullanarak bir sal yapar ve 45 dakikada karşı tarafa ıslanmadan ulaşır.

B grubu o kadar başarılı değildir, yaptıkları sal alabora olunca bu gruptakiler suya düşer ve seyreden A grubu kahkahadan kırılır.

C grubunun ise hali acınacak gibidir, ancak yüzerek karşıya geçebilmiş ve sırılsıklam olmuşlardır. Bu gruba hem A hem de B grubundakiler çok gülmüşlerdir.

Eğitimci dört saatin sonunda “Nasıl geçti?” diye sorduğunda A grubu hep bir ağızdan “Biz kazandık, 45 dakikada geçtik” der. Kurs sorumlusu, “Sanırım bir yanlış anlama oldu, sizden diğer gruplara karşı bir zafer kazanmanız istenmemişti, verilen görev dört saatte üç grubun da karşı kıyıya geçmesiydi” der.

Yaşadıkları bu deneyim yönetim kurulundaki herkes için önemli bir ders olmuştu. Güçlerini birleştirerek diğer gruplara yardım etmeyi hiç kimse düşünmemişti.

Tahsin Öztiryaki, gastronomi dünyasında Türkiye’de öncü olmuş, alanında herkese kılavuzluk yapmış, sektörün güç birliği yapmasını sağlamış, çok değerli bir işadamıdır. Kendisini Silahlı Kuvvetler’de görevli olduğum zamanlardaki etkinlik faaliyetlerinden tanırım. Her şeyi hazmetmiş, tırnaklarıyla kazıyarak tırmanmayı bilmiş ama hiçbir zaman mütevazılığını kaybetmemiştir.

ÇAYDANLIK ÜRETİMİNDEN BAŞLANGIÇ

1962 yılında babası Muharrem Bey’in çaydanlık üreterek başlattığı serüvenin, 110 ülkeye ihracat yaparak dev bir şirkete dönüşen Öztiryakiler’in yaratıcılarından olan Tahsin Bey, Türk mutfak ekipmanları, züccaciye, paslanmaz çelik gibi konularda dünyada Türk ürünlerinin farkındalığını yaratan önemli isimlerden biridir.

Antalya’daki küçük bir fuardan Almanya Frankfurt’ta düzenlenen dünyanın en büyük züccaciye fuarına kadar her türlü etkinliğe katılarak ülkemizin ürünlerini tanıtıyor Tahsin Bey. 15-20 yıl öncesine oranla çok önemli standartlarla ülkemizi temsil eden Öztiryaki inanılmaz çalışkan bir insandır.

AR-GE’YE ÖNEM VERİR

İnovasyon konularına çok önem veren Tahsin Bey AR-GE’ye de son yıllarda dikkat çekmiş, rakipsiz ürünler yaratmayı başarmıştır. Bizim yıllarca fuarlarda görüp imrendiğimiz, göze hitap eden ince çizgili, kaliteli güzel mutfak ürünlerini yaratıp Türk sanayicisinin yetenekleriyle neler yapabileceğini kanıtlamıştır.

AR-GE departmanlarında pek çok projesi var Öztiryaki’nin. Fırıncıların kullandığı kara fırını modernize edip, pişme esnasında gıdaların özsuyunun önemli bölümünün içinde kalmalarını sağlayan tekniğiyle çığır açmış ve tüm dünyaya ismini duyurmuştur. Yeni jenerasyon buzdolabı ile de mutfak dünyasına yepyeni bir ürün yaratan Öztiryaki’ye benim de içinde bulunduğum sektöre katkıları için çok şey borçluyuz.

SEKTÖRÜN LOKOMOTİFİ

Özellikle son 10 yılda sektörde inanılmaz gelişmeler oluyor. Sektör adeta uçuyor. Bunun en büyük kahramanlarının başında Öztiryakiler gelmektedir.

Yarım asrı aşan şirkette ağabeyi Yusuf Öztiryaki ile sinerji yaratan Tahsin Bey, üretimde en yeni teknolojiyi ile yüzde yüz yerli ürün kullanıyor. 1300’den fazla kişiyi istihdam ediyor. Güney Amerika’nın en ücra köşesindeki ülkesinden, Uzak Doğu’daki ülkelere, Silahlı Kuvvetler’in mutfaklarına kadar her yerde hep Öztiryakiler var. Gerçekten gurur kaynağımız.

ASKERLERİ KALAYDAN KURTARDI

Subaylık yaptığım yıllarda çok iyi hatırlıyorum. Haftalık bakımlarda cuma günleri bakır yemek kazanlarını kalaylardık. Çünkü zehirlenme olayları olurdu. Silahlı Kuvvetler’de paslanmaz çeliği ilk başlatan Öztiryakiler oldu ve bizi de bu meşakkatli işlerden kurtardı.

Merhum Cumhurbaşkanı Özal’ın Belek projesi ile başlattığı turizm hamlesi sayesinde ev mutfaklarından otel mutfaklarına, endüstriyel mutfağa dönüş yapan Öztiryakiler bugün Hindistan’da 12-13 otelin mutfağını, Gana’da hastane mutfağını imal eden durumda başarıdan başarıya koşuyor. Yaşayan ürünleri ile dünyada adından sıkça söz ettiriyor.

Avrupa’nın alanında ilk 5, dünyanın ilk 10 firması arasında yer alan Öztiryakiler, sektörün gelişimine büyük katkıda bulunuyor. 1996 yılında Malta’da yapılan aşçılar yarışmasından, Mengen Aşçılık Festivali’ne kadar her yerde hiçbir ufak hesap peşinde koşmaksızın sponsorluk yapan Öztiryakiler sektörün gelişmesine ışık tutuyor. Mutfağa gönül verenlere destek oluyor. Kurslar, seminerler, öğrencilere ekonomik yardımlar, inanın sayısız sosyal sorumluluk projeleri var Öztiryakiler’in.

Türk ekonomisine büyük katkısı bulunan, ekonomimizin tetiklenmesinde dünyanın her yerinde etkili olan, yüreği ülke sevgisi ile dolu Tahsin Öztiryaki, geçtiğimiz hafta İstanbul Kültür Üniversitesi’nde düzenlenen girişimcilik panelinde öğrencilere “Yapacağınıza inandığınız işlere devam edin, asla vazgeçmeyin” diyerek nasıl başarılı olunurun yollarını, engin tecrübelerini anlattı. Vakur, itidal sahibi bir yönetici ve patron olan Tahsin Bey, Öztiryakiler Endüstriyel Mutfak Ekipmanları şirketinin Yönetim Kurulu Üyesidir. Tahsin Öztiryaki, İstanbul Vefa Lisesi’nde ortaokulu bitirdikten sonra Sultan Ahmet Sanat Enstitüsü’nden mezun oldu. Türkiye İhracatçılar Meclisi Yönetim Kurulu Başkan Vekili, Tim Sektörler Konseyi, Demir ve Demir Dışı Metaller Sektör Kurulu Başkanı, İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçılar Birliği Başkanı, Türk Mutfağı Derneği Başkanı gibi pek çok şapkası olan Tahsin Öztiryaki, kendini adadığı ve çok sevdiği işinden kopamayıp üniversite öğrenimini yarıda bıraktı ama 43 yıl sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi’nden mezun olup diplomasını aldı.

Zamanla adeta yarışırcasına çalışan, 5000 ürün çeşidi ile bu topraklardan dünyaya gönderme yapan Tahsin Bey’i ilk gördüğüm ve tanıdığım 1990’lı yıllar ile son gördüğüm geçen hafta arasında tek bir fark vardı: Artan heyecanı!

Sıradan insanların sadece hevesleri, büyük insanların ise idealleri vardır. İnsanların hayatı hayallerinin rengine bürünmüştür. İyi pazarlar.

 

 

Yorum Yazın