0Yorum

Karadeniz’in Suyu Isınmış

Geçen hafta sonu Karadeniz sahillerinde dolaştım. İlk işim Ordu’da telefrik ile Boztepe’ye çıkıp oksijen depolamak oldu. Muhteşem manzara uykusuzluğumu ve yorgunluğumu alıverdi. Ama en çok sevindiğim konu; denizin üzerinde yapılan hummalı havaalanı çalışmasıydı. Samsun havaalanından otomobille 1,5 saatte geliniyor Ordu’ya. Shuttle ile ise 2,5 saat sürüyor bu yorucu yolculuk. Havaalanı inşaatının bitmesine az kalmış. Palamut mevsimi geldiği halde balığın bollaşmaması merakımı arttırıyordu. Balıkçıları ve balık restoranlarını ziyaret ettim.

KARADENİZ KAHVALTISI

Van kahvaltısı tartışıladursun Ordu’da Padya Oteli’nin kahvaltısı baş döndürücüydü. Önceden duyduğum için Ankara’da hiçbir şey yemeden geldim. Müthiş manzaraya sahip otelde Karakovan balından tutun, turşu kavurma, menemen, tereyağlı ekmek hepsi birbirinden lezzetli. Otelin Genel Müdürü Recep Karagöz her dakika işinin başında ve bu lezzetlerin yaratılmasında başrol oynuyor. Elbette kalorileri yakmak için kahvaltıdan sonra Karadeniz’in hafif dalgalı sularına attım kendimi. Serinleyeceğim yerde ısındım! Karadeniz’in suyu çok ısınmış. Ben de neden Ankara’ya eylül ortalarında palamut gelmiyor diye merak ediyordum. Deniz soğumamış ki palamut yağlansın, büyüsün, takoz şeklinde kesilecek kıvama gelsin. Balığın bollaşması için deniz suyunun 2-3 derece daha soğumasını beklemekten başka çare yok. Sıcak havalarda barbunya balıkları da pek tat vermiyor. Çünkü derinlere inmiyorlar ve dere ağızlarındaki sığ bölgelerde besleniyorlar bu durum onlarda koku yaratıyor.

VEFALI ORDULULAR

Ordu’da kiminle konuşsam eski valilerden Kemal Yazıcıoğlu’nun yaptığı güzel hizmetlerden, Ordu’ya kazandırdığı artı değerlerden bahsediyorlar. “Emekli olmasaydı Ordu, Paris olurdu” diyorlar. Karayolu ile Samsun’a geçinceye kadar insanın gözleri ve ruhu dinleniyor, yeşillik ve denizin birleşimini izlemekten. Perşembe’deki balık çiftliklerinin levrekleri çok tercih ediliyor. Şimdi sular sıcak ama kısa bir süre sonra su soğuyunca bu balıklar da yağlanıp lezzetlenecek.

SAMSUN’DA BALIKÇI FEVZİ

Geçenlerde Yavuz Donat, “Fevzi Güler, Demirel’e incir gönderdi” diye köşesinde yazınca biz de tadına bakar mıyız derken Fevzi’nin Samsun’daki yeni yerinde soluğu aldık. Zaten Fevzi’ye uğramadan Samsun’dan dönülmez. Yıllardır Karadeniz’de efsane olmuş Fevzi, ilerleyen yaşına rağmen işinin başında. Salata, mezgit ikilisinin dışına çıkamayan diğer mekânlardan farklı burası. Sezonun ilk lüferini kömür ızgarasında yiyoruz. Arkasından barbunya ızgara geliyor önümüze, Fevzi’ye özel mısır ekmeği ve kuymakla birlikte. Her babayiğit barbunyayı ızgarada pişiremez. Fevzi’de yerken aman parmaklarınıza dikkat! Sonunda da eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e gönderdiği incirden geliyor masamıza. Süleyman Bey ağzının tadından ziyade vefadan çok hoşlanır, Fevzi de onu her yıl hatırlıyor.

TURİZM CANLANIYOR

Karadeniz’e ilgi gün geçtikçe artıyor. İleride daha da artacak. Küresel ısınmanın getirdiği sorunlardan uzak Karadeniz coğrafyası turizmde gelecek vaat ediyor. Yeni yatırımlar hızlı bir şekilde ilerliyor. El attıkları her bölgeye canlılık getiren Gülsüm ve Nafi Güral çiftinin virtüözlüklerini yakın zamanda Samsun’da da göreceğiz. Sakarya ve Afyon’daki Güral otellerinden sonra Samsun’daki otel inşaatı da seri bir şekilde devam ediyor. Sohbet ettiğim birkaç turizmci çok mutlu. Dönüş yolunda gastronomi turuna son noktayı koymak istiyorsanız Çiftlik Caddesi’ndeki bal kaymaklı dondurmadan yemeden dönmeyin.

Yorum Yazın