0Yorum

Denizle Evlenmek

Çin atasözünde belirtildiği gibi bir gün mutlu olmak istiyorsan balık tut. Bütün negatif enerjinizi denize bırakırsınız. Kafanızdaki tilkiler dağılır.

Balıkçılar ölene kadar genç kalır. Çünkü balık tutmak yaşla birlikte sönmeyen tek tutkudur. Yorucu koşullarda geçen eğitim öğretim dönemimin sonunda yaz tatiline geldiğim Çanakkale’de her sabah nevalemi hazırlayıp akşama kadar balık tutmaktan duyduğum hazzı kelimelerle anlatamam.

DENİZLE TEK VÜCUT

1400’lü yıllarda bir ada devleti olan Venedik, deniz ticaretinin getirdiği ekonomik olanaklarla Akdeniz’de hegemon güç oldu. Denizden o kadar zengin oldular ki Venedik Doçu her yıl Bucentaur isimli kadırgayla Adriyatik’e açılır ve Papa’nın gönderdiği bir yüzüğü denize atardı. Bunun anlamı Venedik’in denizle evlendiği ve tek vücut olduğuydu.

DAHA ÇOK TOLERANS

Denizle uğraşan insanlar kolay kolay sinirlenmezler, sinirleri alınmış gibidir adeta. Tarih boyunca denizci uluslar, demokrasiye en kolay geçen ülkeler olarak da dikkat çektiler. Denizin sağladığı kozmopolit etki denizci uluslarda güven duygusunu arttırdı. Denizciliğin doğasındaki bilimsellik ve akılcılık daha toleranslı, daha hoşgörülü ve daha demokrat kitlelerin oluşumuna neden oldu.

Denizle uğraşmak sadece maddi olanaklar sağlamak, zenginleşmek için değil, ruh zenginliği için de gereklidir. Sadece mutluluğa yönelik, denize kıyısı olmayan İsviçreliler’in göllerindeki tekne sayısı, Türkiye’deki yelkenli sayısının onlarca katı. İsviçreliler dünyanın en iyi yelkencileri arasında yer alıyor.

Denizle evlenmek, her konuda zenginliktir. 7 bin 200 km’lik sahil şeridimizle bu zenginliği en çok hak eden, en yakın, en şanslı ülkelerden biriyiz. Birlikteliğimizin sürmesi için önce yüzük takalım, evlenelim, sevelim, iyi bakalım denizlerimize.

Yorum Yazın