0Yorum

Denizin Kuru Fasulyesi

Geçtiğimiz ay iki kez günü birlik İstanbul’a gittim. Bir gidişimde Cadde Genel Yayın Yönetmeni Ufuk Kaan Altın’ı ziyaret etmekti amacım. Ama gitmişken mesleki faaliyetlerimi yürütmek için her dakikamı yemek mekanları ile doldurdum mecburen. Medyada isminden çok bahsedilen yerleri ziyaret ettim. Milliyet’e gitmeden önce Nişantaşı’nda “City’s”in içindeki mahallede Yanar Döner ve bitişiğindeki Mano Burger’de soluğu aldım. Akşam da Zuma’ya gittim. Londra’dakinden mutlu olmamıştım ama İstanbul’daki fark atıyor. Diğer gidişim Turizm Bakanı Ömer Çelik’in caz festivali nedeniyle Çırağan’da verdiği resepsiyona katılmak içindi. Öğle yemeğini Kuzguncuk’taki Asude’ye ayırdım, iki saat sonra da iskeleye yaklaşırken İsmet Baba’yı ıskalayamayız düşüncesiyle bu tarihi mekana daldım. İstanbul’a gelmişken göz zevkimi tatmin etmem gerekiyordu. Resepsiyon öncesi doğru Bahçeşehir Üniversitesi’nin terasına gittim. Mütevelli Heyeti Üyesi Coşkun İnce ve Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Ankara Temsilcisi Ali Arslan ile birlikte iki saat manzara karşısında sohbet ettik. Ama benim gözüm sahildeki ellerinde kamışlarla balık tutan keyifçilerdeydi. Hiç boş çıkmıyordu oltalar. Yakalanan balıkların hepsi istavritti. Mevsim ne olursa olsun amatörlerin peşinde koştuğu balık istavrittir. Halk arasında “denizin kuru fasulyesi” olarak anılır.

DOĞUŞTAN ŞANSLIDIR

Bir uzuvları onların hep hayatta kalmasını, avcının elinden kurtulmasını sağlamıştır. İstavrit balığı yarık dudağı sayesinde son anda oltadan kurtulma şansını yakalar. Açılınca körük biçiminde ufak bir ağza sahip istavrit avına çapari ile çıktıysanız 20 oltalı bir çapariyi çekerken misina su yüzüne yaklaştıkça kolunuzdaki ağırlığın azaldığını hissedersiniz. Eğer biraz da acemiyseniz ve hızlı çekmişseniz istavritlerin bir kısmı yarık ağızları sayesinde oltadan kurtulup kaçmıştır. Hamsiden sonra en yaygın olan balıktır istavrit. Küçüklerine “kıraça” denir. Bazı yabancı kaynaklarda boyu ve şekli itibariyle uskumruya benzediğinden söz edilir. Fransızca’da günlük dilde istavrite “uskumrunun piçi” (maquereau batard) denir. Ancak Türkiye sularında yakalanan istavritin uskumru ile ne boy ne de şekil olarak benzerliği yoktur. Sürüler halinde yaşayan göçmen balık istavritin İstanbul civarındaki sularda normal boyları ortalama 20 cm’dir. Marmara’da ender rastlanan “karagöz istavriti” yaz aylarının başlangıcında sürüler halinde İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’e açılan bölümüne kadar çıkıp eylül ayında yine Marmara’ya geri döner. Karadeniz’de yaz boyunca plankton ve balık yavrularıyla beslenen “sarıkanat istavriti” kasım başında İstanbul Boğazı’na doğru göç etmeye başlar. Yumurtaların bir kısmını Marmara’ya, bir kısmını da Karadeniz’e dökerler.

ÇITIR LEZZET

İstavrit balıklarının yaşam süreleri ortalama 15 yıldır. Torik, lüfer, orkinos gibi saldırgan balıkların başlıca yemini teşkil eder. Anüs yüzgeci bir jiletle kesilip çıkarılırsa “kuyruk altı” dediğimiz yem elde edilir. Bu küçük parça misinanın ucundaki oltaya takılıp akıntıya bırakılırsa küçük balık zannedilerek başta zargana olmak üzere pek çok balığın gözdesi olur. Çok yaygın olan pişirme usulü tava olsa da aşağıda vereceğim tarif çok basit ve sağlıklı bir yöntem olup yarınki Babalar Günü’nde sofranızı süsleyebilir. Son zamanlarda yaygın olarak çirozu da yapılan istavrit hiçbir zaman amatör balıkçıların boynunu bükük bırakmadı. “Denizlerimizde balık kalmadı” dediğimiz anlarda yüzümüzü hep o güldürdü. Bizi terk etme, bizimle kal her zaman.

Yorum Yazın