0Yorum

Çipuraların Cenneti Kardak

Balık sezonu büyük umutlarla açılıyor yine. Boğazdaki defile başlıyor. Podyuma ilk çıkan palamut bu yıl çok nazlı geliyor. Lüfer kuliste bekliyor. Yağlandı, büyüdü, görücüye çıkmaya hazır. Her yıl bu seremoniyi izleriz. Bazı yıllar palamut az olur, lüfer fazla, bazı yıllar tersi. Doğa olayları, plankton rezervleri belirler bu dengeyi. Yaza veda etmeden Bodrum’a uğradım geçen hafta. Gümüşlük’te gün batımını Kardak kayalıklarının üzerinde izlerken birdenbire içim sızladı. Uzak geçmişi imgeleyen belleğim çipuraların yüzünden bir zamanlar nasıl savaş eşiğine geldiğimizi, yakın geçmişi imgeleyen belleğim ise yeni kaybettiğimiz tonton Büyükelçimiz İnal Batu’yu anımsattı.

NEDEN KARDAK

Her deniz ürünü Türkiye için ayrı bir değer taşır. Hepsi özgündür. Birini, diğerine tercih ederken diğerini bir kenara atamazsınız. Ege’nin Afrodit’i çipura balığı neredeyse iki ülke arasında savaşa neden olabilecek kadar önemlidir bizim için. Yunanlı balıkçılara göre çipuralar üremek için dibi kumluk olduğundan Kardak yakınlarına gelirler. Ama çipura sürülerini kumluk deniz dibinden çok Kardak’a çeken gizem; Yunanca fikia (badem yaprağı) adı verilen bir yosundur. Çipuralar yumurtalarını bırakmadan önce bu erotik yosuna sürtünmekten büyük zevk alıyorlar. Bir sürüyü kıstırıp teknesine alan balıkçı zengin oluyor.

SAVAŞI ÖNLEYEN BÜYÜKELÇİ

Kardak, erotik yosun ve çipuranın bahsi açılınca geçenlerde kaybettiğimiz Türk diplomasisinin nadide ismi İnal Batu’dan bahsetmeden olmaz. İtalya’da yaşadığı yıllardan alıştığı fettucini ile balıklardan lüfer ve çipurayı çok seven Batu, aramızdan güzel anılarla ayrıldı. Zamanın Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’yı savaşın eşiğinden dönüldüğü için kutlayanlara Erkaya; “Efendim beni değil, Büyükelçi İnal Batu’yu kutlayın. Bayrağımızı yandaki kayalığa dikelim fikrini ortaya atıp Sayın Çiller’i ikna eden kendisidirdemiştir.

BATU’NUN DONNA KARAN’LA ANISI

İnal Batu hiç kompleksi olmayan, son derece mütevazı, her şeyi aşmış bir insandı. Birleşmiş Milletler’de görev yaparken yaşadığı bir olayı o kadar temiz ve saf bir ifadeyle anlattı ki hiç unutamadım. New York’ta bir toplantıda yanına dünyaca ünlü modacı Donna Karan oturur. Toplantı süresince gözlerini ve ilgisini Batu’dan ayırmayan Donna Karan mola sırasında Türkiye hakkında sohbete başlar. Ancak sıcak sohbet hoş bir şekilde sürerken İnal Bey, Donna Karan’a “Siz ne işle iştigal oluyorsunuz?” diye sorunca birdenbire buz kesilen Karan kibarca işinden bahseder ama daha sonra toplantının sonuna kadar İnal Batu’ya sırtını döner ve bir tek kelime konuşmaz. Başından geçen olayı o kadar samimi şekilde anlatan Batu; “Süreyyacığım ben onu tanımak zorunda mıyım?” demişti.

 BODRUM MEKANLARI

Bodrum sakin ve yorgundu geçen hafta. Gümüşlük’te Soğan Sarmısak aile işletmesi fikrini değiştirmemiş, kaliteden ödün vermeden mutlu gönderiyordu insanları. Orfoz, sofistike bir deniz ürünleri restoranı. Her zaman beklentinizi karşılıyor, yaratıcılık ve lezzetin bileşkesi farklılık yaratıyor.

Huysuz Aşçı, yeni marinanın girişinde yeni açılan bir mekan. Marinaya girerken ilk uğranılacak yerlerden birisi. Çok güzel dokunuşlar var yemeklerde. Yeni olmasına rağmen umut veriyor. Kocadon bir kez daha “Klasikler ölmez” dedirtti. Çıta sürekli yukarıda. En ağır misafirlerinizi götürseniz mahcup olmazsınız. Lezzet ve sunum birbirini tamamlıyor.

Yorum Yazın