0Yorum

Alaçatı’da Otların Buluşması

Eskiden doğa, emek, sermaye ve girişim ekonomi kitaplarının üretim faktörleri tanımlamalarında yeterli oluyordu. Ama son yüzyıla damgasını vuran satış ve pazarlama artık üretimin olmazsa olmazı oldu. Pazarlamanın duayeni Philip Kotler öyle diyor: “Çok kaliteli bir gıda ürünü imal ettin. Bunun için yıllarını harcadın. Ülkenin tüm ünlü gurmelerine tattırdın bu arada öz sermayeni kuruşuna kadar harcadın. Kimsenin gazına kapılıp piyasaya girme. Git borçlan ama reklama önemli bir miktarda para harca ve piyasaya öyle çık.” İşte son yıllarda kendisini yeni ve yepyeni enstrümanlarıyla çok iyi pazarlayan Alaçatı, artık çıtayı iyice yükseltti. Dünyanın en önemli rüzgar sörfü cenneti diye yaptı ilk çıkışını. Gerçekten de hem Türkiye’den hem de başka ülkelerden herkes akın etti Alaçatı’ya.

Daha sonra bir çılgın iş adamı uçuk bir fikirle hayalini gerçekleştirip Kanal Kent’i yaptı. Yıllarca uğraştı Aykut Mutlu. Zoru başardı, bataklık bölgeyi cennet yaptı. Pek çok ünlü sima buradan ev aldı ve evlerinin önüne teknelerini bağlayabiliyorlar.

Üçüncü çıkışı Ot Festivali ile oldu Alaçatı’nın. Bu yıl dördüncüsü kutlandı. Baharın müjdecisi otlar, topraktan fışkıran sağlık iksiri elbet. Pek çok ilaca hammadde olan otlar, Alaçatı’nın yepyeni bir ürünü artık. Dünyada otlara en meraklı ülke İngiltere’dir. Bahçelerine hep aromalı otları dikerler. Alaçatı’da yaşayan İngiliz vatandaşı Dave Kirk, ulusunun merakını ülkemize taşımış. Yarışmaya katıldı ve ilk üçü zorladı. Olağanüstü bir börek yapıp, yenilebilir çiçeklerle birlikte sundu.

OTLARIN EFSANESİ

Efsaneye göre rüzgar tanrısı önce denizi okşadı. Sonra sokuldu sahile. Hafifçe dokundu sahile. Hafifçe dokundu toprağa. Toprak yavaşça irkildi rüzgar tanrısının etkisiyle. O esintiyle birden başladı dans etmeye al yanaklı kız, uzun siyah saçlarını savurdu rüzgara, toprağa. Al yanaklı kızın sevgisi, rüzgar tanrısının ahengiyle toprak kapladı kendini birbirinden farklı, birbirinden güzel otlarla. Yıllardır 1001 çeşit otun yetiştiği söylenir Alaçatı’da. Bu yıl ot yemekleri yarışmasında birinciliği 76 yaşındaki Gülfidan Nine kazandı. Şekerin kullanılmadığı bu helva oldukça ilginçti. Çağla yemeği ile Yeliz Kurt ikinci oldu. Yedi çeşit otu çağla ile buluşturan Kurt’un yemeği çok lezzetliydi. Abdullah Tınaz ise tereyağı ve limon sos eşliğinde şevketi bostan ile ahtapotu buluşturduğu yemeği ile üçüncülüğü kazandı. Ot toplama yarışmasında ise Gizem İncebağ birinci, Nuran ve Hüseyin Erdem ikinci, Fulya İnci ise üçüncü oldu. 11 yaşındaki Kaan Cansın’a jüri özel ödülü verildi.

ŞEVKETİ BOSTANIN DÖNÜŞÜ

“Mübarek dikeni” olarak da adlandırılan şevketi bostan bu yıl yarışmacıların pek çoğu tarafından kullanıldı. Tarla kenarlarında yetişen bu bitkinin idrar sökücü, hemoroit iyileştirici, damar ve doku büzücülüğü özelliğinden dolayı kanamaları durdurma, taş düşürme, yaşlanmayı geciktirme gibi meziyetleri olduğu söylenir. Otlarla, etler, balıklar, aşçıların sevgisi tencerelerde buluştu. Otlarla birlikte, Türk mutfağının sır yemekleri çıkıyor, mutfağımız uyanıyor. Artık Anadolu’da da güzel şeyler oluyor. Haftaya kadar hep güzelliklerle kalın.

Yorum Yazın