0Yorum

120 Yıl Yaşayacağız

“Balık Ankara’da Yenir” programının aktüel çekimleri sırasında çok ilginç olaylarla ve kişilerle karşılaştık. Bodrum çekimlerinde Ali Şen ile konutunda çok hoş bir söyleşi yaptık. Konutunda her zamanki gibi konukseverliğini gösterdi. Eşi Bente, kızı Aslı röportajımız esnasında çok candan davrandılar, kendimizi hiç yalnız hissetmedik. Dalgıçlıkla ilgili sorularımıza yanıt verirken engin deneyimlerini aktarmasını istedik. Çok ilginç örneklerle bizi aydınlattı. Ali Şen ile Danimarka’nın bir zamanların efsane iş adamı Boje Nielsen’den tutun, İstanbul Hasdal’da 1982 yılında Tümen Karargah Bölük Komutanlığı’na vekalet ederken kaleci Yaşar’a antrenman için izin vermeyince beni medya kanalıyla şikayet edip; “Birliğinden izin alamayan Yaşar antrenmanlarına katılamıyor” diye ulusal bir gazetenin spor sayfasında haber yaptırdığı güne varıncaya kadar her konuda sohbet ettik. Elbette Fenerbahçe konularını da. Ekibimiz araç kaptanı, “çat çat” lakaplı Murat Kutlu hastalık derecesinde Fenerbahçe sevgisi taşıdığı için tam 15 kez Ali Şen ile fotoğraf çektirdi. Ali Şen, teknesinin dümenine geçti, denizcilikle ve Bodrum bölgesi ile ilgili özel bilgilerini bize aktardı. Sevecen ve babacan tavrıyla kendisine karşı olan sevgimizi bir kez daha artırdı. Geçen yıl elinde gezdirdiği “Ölmeden Önce Dalınacak 50 Yer” isimli kitabını bu yıl göremeyince herhalde hepsini tamamladı diye yorumladım.

SÜRPRİZ MİSAFİR

Denizdeki turumuz ve söyleşimiz bittikten sonra Ali Bey bizi kameriyesine çay içmeye davet etti. “Süreyya seni çok önemli birisiyle tanıştıracağım” dedi. “Ukrayna ordusunda Albay olarak görev yapan Prof. Vladimir Khavinson.” Çok sempatik bir kişiliği olan Khavinson insanları 120 yaşına kadar nasıl yaşattığını anlatmaya başlayınca Başak’la birlikte heyecanımızı gizleyemedik. Avrupa nüfusunun %30’unun yaşlı insan olduğunu söyleyen doktor, yaşlanmayı nasıl geciktirdiğini anlattı. Avrupa Yaşlanma Konseyi Başkanlığı görevini nisan ayında Fransız meslektaşından devralan ve 4 yıllığına bu göreve gelen Khavinson yaşlanmayı geciktirici teçhizatla, sosyal ve klinik çalışmalarından bahsetti. Geçtiğimiz yıl 77 ülkeden akademisyenlerin bulunduğu toplantıda ilaçsız, bilimsel anti-aging programını St. Petersburg’ta nasıl gerçekleştirdiğini kısmen anlatan Khavinson kendisiyle ilgili bilgilere www.khavinson.ru sitesinden her zaman ulaşılabileceğini de ekledi. Gerçeklere dayanan, gerçek neticelerle yola çıkan Khavinson “İnsan öldüğü zaman vücudundaki hücrelerin %30 oranında hiç kullanılmadığını tespit ettim ve bu rezerv hücreleri canlandırıyor, insanları 30 yıl fazla yaşatıyor” diyor. Bunu da şöyle yaptığını söylüyor: “10 aylık bir dananın beyninden hücre alıp rezerv hücrelere enjekte edip harekete geçiriyorum. 15 yıl boyunca yaptığım klinik neticeler sonunda bunu başardım.” Khavinson, bu araştırmalar için profesör seçildiğini, özel programlar yaptığını, insanları hastalık gelmeden önce uzun ömürlü yapmak için hayatını adadığını söyledi. Eşi de retina üzerine uzun yıllar çalışan bir göz profesörü olan Vladimir, bu organın “super computer” olduğunu, göz problemlerinin %90 oranında çözüldüğünü de eşinin ağzından aktardı.

Özellikle ABD’de ilaçların çok pahalı olduğundan yakınan Vladimir, yeni bir ilaç çalışmasının en az 500 bin dolardan başlayan maliyetlerle olduğunu da sözlerine ekledi. “Ortada çok enerji var onları çıkarırsak çok iyi sonuçlar alırız” diyerek yola çıkan Khavinson dananın beyninden alınan hücrelerle bu mutlu sona ulaştı ve 2012’de Nobel Tıp Ödülü’ne aday gösterildiğini hem de Norveç, İsveç, İtalya, Danimarka gibi ülkelerin bu öncülüğü yaptığını söyledi. İyi ve sağlıklı yaşamanın, uzun ömürlü olmak için en önemli koşullar olduğunu hatırlatırken Ali Şen’in yüzüne bakan Khavinson sanki onu tanımlıyor gibiydi. Çok söylenen söz vücut bulur. Yapmak istediğin şeyleri neden yapamayacağını söyleyecek insanlar daima çıkacaktır. Onları duymazdan gel ve yoluna devam et.

Yorum Yazın