Madrid’te Ten Con Ten Modası

Geçen yıl ödül almaya gittiğim İspanya’nın başkenti Madrid’ten pek mutlu dönememiştim. Ekonomik kriz yeme içme sektörünü de etkilemişti. Restoranların tadı tuzu yoktu. Toledo’da Adolfo’ya, Madrid’te de La Barrila I isimli balık restoranına gitmiş ama masaların çoğunun boş olmasına üzülmüştüm. Geçen haftaki ziyaretimde Madrid’in eski günlerine döndüğünü gözlemleyip sevindim.

ÜNLÜLERİN UĞRAK YERİ

Madrid’te bir süredir Ten Con Ten Restoranı modası esiyor. Türkiye’den giden pek çok ünlü bu restorana uğruyor. Benim de bir süredir takibimdeydi. Kalabalıkların yarattığı cirolar her gidenin iştahını kabarttığından mı, pek çok ünlünün bir arada bulunmasından mı, yoksa yemeklerin olağanüstü güzelliğinden mi? Yaşamadan yorum yapmamak lazım. Atmosferini koklamak lazım.

AMBİYANS HOŞ

Ten Con Ten şehrin en merkezi yerinde. Akşam üç tur rezervasyon yapılıyor. 23.00’teki rezervasyonumuza tam vaktinde gittik. Görkemli bir bar ve yanında yüksek masalar. Tuvaletin yanında küçük bir özel odada resmi yemekler tercih ediliyor. Kapıdan girince yemek kokuları hissediliyor, havalandırma sistemi yetersiz kalıyor. Real Madrid’li futbolcular, tanınmış işadamları, pek çok turist ambiyansın yaratılmasında dekorasyon kadar önemli. Arda Turan da gelirmiş. Sıcak ve hoş bir mekân. Bahçede üstü tenteli ve soğuk serinletici püskürtmelerin altında nefes alabiliyorsunuz. Çünkü gündüz sıcaklık 40 dereceydi ve akşama da sarkmıştı tabii ki.

Bar ve etrafındaki masalarda kutlamalar yapılıyor, şampanyalar havada uçuşuyordu. Cumartesi akşamı barı tercih edilebilir ama beni cezbeden bir yanı olmadı.

YEMEKLER VASAT

Rioja bölgesinin şaraplarının şöhretini yakalayan Ribera del Duero bölgesinin şaraplarını daha çok tercih ediyorum İspanya’da. Serinletici bir beyaz ve gazpacho ile başladık. Burrata salatasını garson burratayı parçalayıp önünüzde servise hazır hale getiriyor. Peynir parçalanınca kaymak gibi bir tat oluşuyor salatada. Başka bir şey yemeseniz de doyarsınız. Olur mu hiç menüde sondajlama yapıp pek çok ürünü tatmamak! Mayonezli ahtapot gecenin yıldızıydı.

Ama ana yemekte kuskuslu kuzu, steak ve tuna balığının ızgarası vasatın altındaydı. Cod balığı ise çok sıradandı. Orijinal reçetesini Nobu’dan alan Hüseyin Özer’in Sofra’da pişirdiği miso soslu cod balığının tadını aradı damaklarım.

Green bean olarak sunulan yemek kuru fasulyeden başka bir şey değildi. Tatlılardan sütlaç tam erozyona uğramış. Krem brüleye benzetmeye çalışmışlar, üstünü yakmışlar. Hâlbuki meyvelisini deneseler daha başarılı olurdu.

 

 

Yorum Yazın