Berlin’de Noel Pazarı

Son yıllarda Almanların diğer ülkelere ihraç ettiği Noel Pazarı’nı incelemek, çok kişiden methini duyduğum ünlü şef Michael Hoffmann’ın tek Michelin yıldızlı restoranını denemek ve Federal Meclis’teki tabldot yemeklerine olan merakımı gidermek için yılbaşı haftası Almanya’nın başkenti Berlin’e gittik. Karlı yılbaşı gecesine olan özlemim bu sene giderildi. Yılbaşına karlı havada girilince uğur getirirmiş! Bu konudaki inancım daha çok pekişti.

Almanlar, Noel Pazarı’yla bir sektör yaratmışlar. Alman ve Fransız kiliselerinin ortasında “konzerthaus” denilen bir meydan oluşturmuşlar. Bu meydanda sürekli konser veriliyor. Pek çok çadırda el yapımı Noel süsleri, tatlıları, pastaları ve sıcak şarap satılıyor. Büyük bir çam ağacının altında Noel şarkıları söyleniyor. Alana giriş 1 Euro. 24 Aralıktan dört hafta önce kurulan bu pazarı Almanlar keşfetmiş, son 4 yıldır İngilizler ve Amerikalılar uygulamaya başlamış. Hemen yanı başında ünlü restoranların çadırları var. Burada da restoranların kendilerine özgü yemekleri sergileniyor. Alman sosisleri (bratwurst) ve pastaları (lebkuchen) sadece Almanya’da yapılıp diğer ülkelerdeki Noel Pazarları’na ihraç ediliyor. Keşke bir Türk restoranının çadırı olsa da sıcak salep ve üzerinde leblebili boza verse, karlı ve soğuk havada ne sükse yapardı diye kendi kendime düşündüm. Son filmi Yahşi Batı’nın galası için Berlin’de bulunan Cem Yılmaz ile yılbaşı kutlaması için gelen Hülya Avşar gibi ünlüler renkli simalar oluşturdu.

MARGAUX’TA AKŞAM YEMEĞİ

Dünyaca ünlü şef Michael Hoffmann’ın tek Michelin yıldızlı restoranı Margaux’a 30 Aralık akşamı rezervasyon yaptırdık. Antalyalı bilinçli servis elemanı Zekeriya Demirel ilgilendi. Artık sürpriz olarak kabul etmiyorum çünkü İngiltere’deki Fat Duck Restoranı’na gittiğimizde de Adanalı İsa Bal karşımıza çıkmıştı. Tost ekmeği üzerinde bıldırcın yumurtasından, salamura edilmiş ördek ciğerinin ayva reçeli ile sunumuna kadar sanat eserlerinin sergilenişine, tatlıların olağanüstü lezzette olduğu mutfağa hayran kaldık. 5 parçalık set menü istedik çünkü 7 parçalık set menü ile arasında 2 saat zaman farkı vardı. Yorgun olduğumuzdan 2 saat fazla beklemeyi göze alamadık. Michelin yıldızlı restoranları fırsat buldukça ziyaret ediyorum ama sanatsal yön çok fazla olduğundan lezzet birazcık gölgede kalıyor. Şekil maksada kurban ediliyor gibi geliyor bana. O nedenledir mi bilemiyorum gece yarısı hep birlikte Türklerin işlettiği ünlü Hasır Restoran’da işkembe çorbası içtik. Pek çok Türk müşterinin yanında azımsanmayacak oranda da Alman vardı.

FEDERAL MECLİS’İN KIDEMLİ MİLLETVEKİLİ

10 yıldır Berlin Federal Meclis’teki gururumuz, Yeşiller Partisi milletvekili Özcan Mutlu’nun konuğu olarak meclise gittik. Hemen koltukları gösterdi bize Özcan Bey, “Bizimkiler ceylan derisi değil” dedi. Son derece sade büro malzemeleri kullanılmış. Özcan Bey Türkiye’deki tüm siyasi gelişmeleri dakika dakika izliyor. Alman Meclisi’nin milletvekili olsa da kalbi her zaman Türkiye için çarpıyor. Federal Parlamento 1933-1945 yılları arasında kapalı kalmış. Naziler yakıp yıkmış ve komünistler yaktı diye iftira atmışlar. Daha sonra Almanya bölününce Federal Meclis’in bir işlevi kalmamış. Uzun süre müze olarak kullanılmış. 1993’te ünlü İngiliz mimar Sir Norman Foster tarafından yenilenip bugünkü görkemine kavuşmuş. Rusların savaş sırasında yazdığı çirkin yazılara bile dokunulmamış. Fakat bu muhteşem binayı 3-4 Türk şirketi yapmış. Şenol Akkaya’nın firması bunlardan biri.

Özcan Mutlu, AB konusunda da çok iyimser ama gerçekçi konuşuyor. “Enerji kaynaklarını birleştiren köprü konumundaki Türkiye’ye her zaman ihtiyacı olan Avrupa, oyalamalarını sürdürse de çıkar birliği için mutlaka Türkiye’yi AB’ye alacaklar” diyor. Tabi ben hemen kendi ilgi alanıma geçiyorum ve Alman makarnasıyla birlikte sunulan et yemeğini yiyorum. Tatlı krizim tuttuğu için kırmızı şaraplı cevizli tarttan, çikolatalı mustan, Kara Orman pastasına kadar her şeyi söylüyorum. İsmini güney Almanya’daki siyah ormanlardan alan (Schwarzwalder Kirschtorte) pasta oldukça lezzetliydi. Fiyatlar makul ama TBMM tabldotu kadar ucuz değildi. Kafer isimli restoran zinciri meclisin yeme içme işlerini almış, kafe ve restoranları işletiyor. Yemekler oldukça lezzetli ve sunum çok güzeldi.

Berlin’de gezerken hiç yalnızlık çekmiyoruz, o kadar çok Türk var ki tahmin edemezsiniz. ATM’lerden para çekmek çok kolay çünkü seçilen beş dilden bir tanesi Türkçe. KaDeWe mağazasına gitmeden Berlin’den dönülmez. Hele mağazanın 6’ncı katındaki yüzlerce çikolata, tuz, deniz ürünleri ve baş döndürücü gurme ürünlerini görmeden olmaz. KaDeWe mağazası da ekonomik krizde direkten dönmüş. Alman hükümetinin yardımıyla yoluna devam etme kararı almış. KaDeWe’nin hemen yanı başında Türk işletmeciler Tamer Akkılıç ve Kenan Erdoğan’ın işlettiği Faustus, Grenander, Mola, Paydos ve Akitama birbirinden güzel ve değişik lezzetler sunan mekanlar. Hem lezzetlere hem ortama hiç yabancılık çekmezsiniz.

Biz yılbaşına bol karlı havada girdik. Ama tüm dilekleri birlikteliğimize, sizler için de diledik. Umarız 2010 hepimize uğurlu gelir.

Yorum Yazın